Hiç bitmeyen sevda: Araba Sevdası

Temmuz 22, 2019

Hiç bitmeyen sevda: Araba Sevdası

Recaizade Mahmut Ekrem’in “Araba Sevdası” adlı romanı, açıklamalı orijinal metni ve günümüz Türkçesiyle Can Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Tanzimat edebiyatının birinci döneminde temelleri atılan modern edebiyatımızın duvarlarını örmeye başlayan isimlerden biri de Recaizade Mahmut Ekrem’dir. Gençleri yazmaya, yazdıklarını yayımlatmaya teşvik ederek bir neslin önünü açan üstat Recaizade’nin Araba Sevdası romanı, Türkçede roman türünün başarılı ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir.

Edebiyatımızda sıkça işlenen mirasyedi, züppe tiplerin öncülerinden olan Bihruz Bey’in hayatı, düşünceleri ve aşkı, Araba Sevdası’nda yer yer komedileştirilerek anlatılırken okura o dönemi ve ülkenin Batılılaşma macerasını enine boyuna düşünme imkânı sunar.

1896’da Servet-i Fünûn’da tefrika edilen bu büyük romanı, orijinalinde yer alan resimler, döneme dair diğer fotoğraflar ve dipnotlarla zenginleştirilmiş bir baskıyla, hem orijinal metniyle hem de günümüz Türkçesine uyarlayarak, iki kitap halinde sunuyoruz.

“Pek az Türk romanı Araba Sevdası kadar adına bağlıdır. Kitap, bir modanın ve muayyen iktisadi şartlar etrafında hemen bir lahzada teşekkül etmiş köksüz bir kalabalığın romanıdır.”

Ahmet Hamdi Tanpınar

#edebiyatımızınmirası #tanzimatedebiyatı #züppelik #çamlıca #beyoğlu #konakhayatı #aşkacısı

Miras dizisinin diğer kitapları: Mahmut Yesari: Bâbıâli Hatıraları, İstanbul’un Antika Tipleri; Osman Cemal Kaygılı: Köşe Bucak İstanbul, Çingeneler; Mehmet Rauf: Eylül; Halid Ziya Uşaklıgil: Aşk-ı Memnu, Mai ve Siyah; Halide Edib Adıvar: Ateşten Gömlek, Yolpalas Cinayeti; Hüseyin Rahmi Gürpınar: Gulyabani, Sevda Peşinde.

 RECAİZADE MAHMUT EKREM, 1 Mart 1847’de İstanbul’da doğdu. Küçük yaşta babasından Arapça ve Farsça öğrendi, bir süre Vaniköy Sıbyan Mektebi ile Beyazıt Rüştiyesi ve Mekteb-i İrfan’da öğrenim gördü. Daha sonra Harbiye İdadisi’ne girdiyse de ikinci sınıftayken hastalanması üzerine bu okuldan ayrılmak zorunda kaldı. 1862’de Hariciye Mektubî Kalemi’nde çalışmaya başladı. Bu dönemde Divan şiiri tarzında şiirler kaleme aldı, Fransızcadan tercümeler yapmaya başladı. İlk yazıları Tasvir-i Efkâr, Hakayıkü’l-vekayi ve Hazine-i Evrak gazetelerinde yayımlandı. 1867’de yurtdışına kaçan Namık Kemal, Tasvir-i Efkâr’ın sorumluluğunu ona bıraktı. Öğrencisi Ahmet İhsan’a Servet-i Fünûn dergisinin sayfalarını genç şair ve yazarlara açmasını tavsiye etti. Bu sayede 1896 başlarında Edebiyat-ı Cedide hareketi gelişti. Hikâyelerini Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi (1889) ve Şemsâ (1896) adlı iki kitapta toplayan yazar, Afife Anjelik (1870), Atala Yahut Amerika Vahşileri (1873), Vuslat Yahut Süreksiz Sevinç (1874), Çok Bilen Çok Yanılır (1916) adlı beş tiyatro eserine imza attı. Edebiyatımızda yenileşme akımının en önemli temsilcilerinden biri olan yazar, 31 Ocak 1914’te İstanbul’da vefat etti.

edebiyathaber.net (22 Temmuz 2019)

Yorum yapın