Hem polisiye hem dram: “Mevkii: Kanlıca” | Serkan Parlak

Haziran 8, 2020

Hem polisiye hem dram: “Mevkii: Kanlıca” | Serkan Parlak

“Kanlıca’nın pürüzsüz imajının altındaki karanlık dünyada, gizemli sırlar ortaya çıkıp, içimizi acıtan gerçekler soruşturma boyunca birer birer dökülürken, tempo giderek artar ve merak zihnimizi sarıp sarmalar.”

Rahşan Sabuncu’nun polisiye türünde ilk romanı Mevkii: Kanlıca Temmuz 2019’da Yeni İnsan Yayınevi etiketiyle okurla buluştu. Kitabın adı romanın odak noktasında yer alan yalının bulunduğu semtten geliyor, Kanlıca: “Boğazın büyüsüne tanıklık ettiren, yılankavi yolunun iki yanına dizili yalıları, köşkleri, yeni nesil apartmanları ile binbir çeşit yüze, binbir çeşit yaşama ev sahipliği yapan küçük bir semt Şehr-i İstanbul’da.”  

Ülke aylardır süren soruşturmalar, tutuklamalar, göz altılarla yatıp kalkmaktadır. Olayların merkezinde yer alan dini cemaate yönelik dinleme çalışmaları sonucunda ünlü iş adamı Zühtü Turalı’nın evi hakkında arama emri çıkar. Romanın merkezi kahramanlarından Turalı, ailesinin tek mirasçısı olarak Boğaz’ın en pahalı yalılarından birinde bakıcısı, Fransız sevgilisi ve yaklaşık yirmi kişilik koruma ekibiyle yaşamaktadır. Hayatının büyük kısmı yurt dışında geçmiş, çapkın, yakışıklı, Batılılaşmayı yanlış anlamış Tanzimat romanı kahramanları gibi konuşmalarına ikide bir Fransızca cümleler serpiştiren marjinal tip Zühtü Turalı’nın cemaatle ilgisi bir türlü kurulamaz. Ancak Emniyet Müdür Yardımcısı Vedat Çakır ve ekibi tarafından yalıya baskın yapılır. Yalının her yeri didik didik aranır, sonunda kayıkhaneden bozma özel olarak yapılmış soğuk hava deposuna ulaşılır. Donduruculardan birindeki paketin içinde on çocuğun morarmış, donmuş, dirsekten kesik, el ve kol parçaları bulunur. Cemaat soruşturması tamamlanmadan ortaya çıkan ceset parçaları her şeyi çok daha karmaşık hale sokar. İlk sorguda Turalı, bağlantıları sayesinde bırakılır, olup biteni belki de en iyi bilebilecek olan güvenlik müdürü Selim sorguya alınır. Anne ve babası yıllarca aileye hizmet etmiştir. Sayfalar ilerledikçe Komiser Vedat Çakır, sırları ve yıllara yayılmış suçları yavaş yavaş ortaya çıkarmaya başlar.

Okur hem hikâyenin içinde kaybolacak hem de ipuçlarını takip ederek cinayetleri çözmeye çalışacak, Mevkii: Kanlıca farklı yönlere açılan bir roman.

Romanın başkahramanı Emniyet Müdür Yardımcısı Vedat Çakır zeki ve kurnaz dedektif tipine karşılık gelir. Açık sözlüdür, dürüsttür. Camia içinde lakabı “Metro Vedat”tır, tarzı nedeniyle alaylara maruz kalır. Filtre kahve içer. Fiziği düzgündür, iyi giyinmeyi, iyi yerlerde yemek yemeyi ve şarap içmeyi sever. Caz dinler. Ailesine gelince: Vedat, kaybettiği annesinin mezarının sık sık ziyaret eder. Mezar taşındaki resme bakar, şiiri okur. Babasıyla iletişimi zayıftır, ayda bir kez bir araya gelirler, annesinin ölümünden yeterince ilgilenmediği için onu sorumlu tutar. Eşiyle de araları kötüdür, iki yıl arayla doğan iki bebekleri de ölmüştür. Eşi ağır iş yükü ve kayıplar nedeniyle depresyondadır. Bu boşlukta Vedat lise arkadaşı, ajans sahibi Aslı’yla birliktedir. Bu arada ofisi ziyareti sırasında bir tesadüf eseri Zühtü Turalı ile karşılaşır. Eve dönerken Aslı’dan Zühtü’nün trafik kazasında kaybettiği bir ağabeyi olduğunu öğrenir.

Mevkii: Kanlıca bir ilk roman olmasına karşılık incelikle kurgulanmış yapısı, yalın ve akıcı anlatımı, son ana kadar canlı kalan merak öğesiyle bir solukta okunacak nitelikli bir polisiye roman var elimizde. Roman, aynı zamanda polisiye geleneğine kadınca bir dokunuş içeriyor. Erkek merkezli gibi görünen olay örgüsünün arka planında son yılların en temel izleği olan kadınlık durumlarını dert ediniyor, bu çok kıymetli.  

Kaynak: Mevkii: Kanlıca, Rahşan Sabuncu, Yeni İnsan Yayınevi, 1. Baskı, Temmuz 2019 

Serkan Parlak – edebiyathaber.net (8 Haziran 2020)

Yorum yapın