Hasan Sever’den “Frau Meier” adlı öykü

Ocak 27, 2012

Hasan Sever’den “Frau Meier” adlı öykü

*Frau Meier

Frau Meir 79 yaşında. 8 Eylül 1932, Zürich doğumlu. Pamuk gibi. Yeri incitmeden yürüyor. İki çanta taşıyor. Birinde günlük ıvır zıvırı, diğerinde kadınlığı. Kadınlığı içinde dipdiri. “Mein Lieber” diyor bana; evladıyım onun.

Frau Meier dul. Kocası öleli, koca bir tarih geçmiş. Ondan bahsederken renk vermiyor. Durulmuş. Her kayaya başını çarpmıyor. Belli; deniz köpüğü görmüş ırmak gibi; karıştı karışacak. O da öyle diyor; ama kelimelerle değil.

Frau Meier çok bakımlı. Hafif makyaj yapıyor. Elleri krem yumuşak. Yüzü, okunmuş bir kitap; okunmuş, fakat hor kullanılmamış. Yüzüme şefkatle bakıyor. Hiç alınmıyorum. “Mein Lieber, bildiklerinin üzerinden en az iki kere geçmişliğim var” diyor, gibime geliyor. Buna da alınmıyorum.

Frau Meier, Güterbahnhof’a yakın bir kooperatif evinde oturuyor. Tam 55 yıldır aynı evde, aynı binada, aynı sokakta, aynı semtte. Sokaktaki çınar yürümüyor; ama Frau Meier yürüyor. Frau Meier tanımadığı yeni genç komşularından şikayetçi. Hiç selam vermiyorlarmış. Ama kızmıyor. “Şimdiki devir böyle” diyor, gibime geliyor. Kimsenin selam vermeye zamanı yok. Eskiden öyle değilmişmiş.

Frau Meier alışverişini kendi yapıyor. Dükkanlar değişmiş; raflar, tezgahtarlar, en çok da ürünler. O da değişmiş. Büyük tuşlu cep telefonu taşıyor. Kısa yolların bir numarası, Swisscom Alarm Merkezi”ne bağlı. Diğer tuşlar boşta. Şehrin dördüncü bölgesinde, mürekkepsiz divit gibi dolaşıyor. Her yerde yazısı var, kurumuş; onları okuyor.

Frau Meier çok konuşmuyor. Kararında ve kararlı cümle kuruyor. Şehrin gürültüsünden şikayet ediyor. “Çok mu şikayet ediyorum?” diyor, gibime geliyor. Yaşlılık işte. ”Sahi, yaşlılar niye şikayet eder?” Gözüme bakıyor. “Hayır, Frau Meier, size demedim. Siz yaşlı değilsiniz.” “Benim yaşımda, yaşın iltifatı olmaz. Fakat, madem soruyu ortaya sordunuz, ortada kalmasın: İnsan hayata, ömür boyu dilekçe verir. Ve yaşlandığında fark eder ki, o dilekçelerin çoğu sümen altı edilmiş. İşte bu yüzden yaşlılar şikayetçidirler.” diyor, gibime geliyor.

Frau Meier’in çocuğu yok; ama arkadaşları var. Korktuğum kadar yalnız değil aslında. “Korkma. Sen, yalnızlığını düşünerek, yalnızlığımdan korkuyorsun.” diyor, gibime geliyor. Frau Meier’in yalnızlığını o kadar da tanımıyorum. Tanımadığım tek şey onun yalnızlığı değil elbette; yerleşikliğini de tanımıyorum. “Frau Meier, bunu doğrudan size soruyorum, insan aynı adreste nasıl 55 yıl  kalır?” Yüzündeki kırışıklıklar düzeliyor. Elini hafifçe masaya koyuyor. “55 yıl çok çabuk geçti” diyor, gibime geliyor.

Frau Meier, her yıl vergi bildiriminde bulunuyor. Birikimi, 79’a tam bölünemeyen asil bir sayı. “Yeter. “İsviçre o kadar da pahalı değil” diyor, gibime geliyor. “Ne yaptınız Frau Meier? Daha pahalısı, Londra’da kayısı.” Gülümsüyor. “Benim yaşımda pahalılık, tartışma dışı.” diyor, gibime geliyor.

Frau Meier, kolonya kokuyor! İşte buna çok şaşıyorum. “Frau Meier, kullandığınız kolonya limon mu?” “Ben değil, masanız kokuyor.” diyor, gibime geliyor. Frau Meier’le kokularımız bir birine karışıyor.

Frau Meier gidiyor. Kapıda uğurlarken, “Seneye de beklerim; bis nächstes Jahr” diyorum. “Benim yaşımda sene çok sürer” diyor, gibime geliyor.

Çok sürdü.

Frau Meier, “di” kipine geçti; “miş” gibi dolanıyor.

Zürich, 1 Kasım 2011

*Frau: Bayan

Hasan Sever – edebiyathaber.net

Yorum yapın