Gerçekliğin Temel Yapısı | Taha Tunç

Mayıs 30, 2019

Gerçekliğin Temel Yapısı | Taha Tunç

Gavin Hesketh, parçacık fiziğine dair kitabı Atomaltı Parçacıkların Şaşırtıcı Dünyası’nda bizi, dünyayı, hatta evreni oluşturan temel yapıtaşlarının incelenmesinden hareketle gerçekliğin temel doğasına doğru bir yolculuğa çıkarıyor okuyucuyu. Parçacıkların nasıl davrandıklarını ve nasıl davranabileceklerini ortaya koymaya çalışan kitap, basit dili, kolaylaştırıcı anlatımıyla okuyucusunun elinden tutuyor adeta. 

Şimdiye kadar geliştirilen en kullanışlı açıklama kuramı olan Standart Model (SM)parçacıkların nasıl davrandığını anlamamızdaki en büyük yardımcımızdır. Peki nedir bu SM? 1930’lardan beri biliniyor ki evrendeki her şey temel parçacıklar denen yapı bloklarından oluşur. 1970’lerde SM’nin daha da gelişmesiyle,bu model kullanılarak, yapılacak deneylerin sonuçları bile tahmin edilebilmiştir. [1]Buna göre doğanın temelini 17 yapı bloğu oluşturur: 6 kuark, 6 lepton, 4  kuvvet taşıyıcı parçacıklar ve bir de Higgs bozonu (bunun için bkz. 6. Bölüm). Bu temel parçacıklar ise üçtemel kuvvet tarafından yönlendirilir: elektromanyetik kuvvet, güçlü kuvvet ve zayıf kuvvet.[2]Bir açıklama modeli olması bakımından SM, periyodik tabloya benzetilebilir.[3]

Hesketh ise kendi yaşamından da yola çıkarak, hikayeyi atomlardan başlatıyor. Gündelik yaşamdan örnekler veriyor atomların dünyasına dair. Atomların 19. yüzyıldaki keşfinden 20. yüzyılda iç yapısının anlaşılmasına, oradan da günümüzdeki çalışmalara uzanıyor. Günümüzde atomaltı parçacıkların (proton ve nötron) kuark denen daha küçük parçacıklardan oluştuğu biliniyor. Atomun ise şu üç parçacıktan oluştuğunu: elektronlar, yukarı kuarklar ve aşağı kuarklar. İşte atomun yapısına yolculuk burada son buluyor. Demek ki evrenin temel yapıtaşlarını bu kuarklar oluşturuyor. – Şimdilik!

Gavin Hesketh
Gavin Hesketh

Öte yandan, elektronlar ise daha küçük yapılara bölünmüyor. Elektrona, Enrico Fermi’nin onuruna, fermiyon dendiğini, bunlardan 12 tane bulunduğu da biliyoruz. Fermiyonlar boyutsuz olmalarına rağmen belli bir yer kapladıkları da biliniyor. Parçacıkların dünyası her ne kadar ilgi çekici olsa bile, dünyayı canlı tutan şey kuvvetlerdir. Kitap buna dair oldukça anlaşılır anlatımlar da sunuyor elbette. ATLAS deneyinden ve CERN’deki çalışmalardan da bahsediliyor elbette. Önemli noktalardan biri ise SM’nin tamamlayıcısı olan Higgs bozonunun keşfi olduğunu öğreniyoruz hemen. Ama bununla sınırlı kalmıyor elbette. Elbette SM her şeyi açıklayabiliyor değil. Yazar tamamından bahsetmese bile SM’nin açıklayamadığı durumlar olduğunu biliyoruz.[4]

Elbette en temel sorulardan biri, bir Her Şeyin Teorisi’nin olup olmadığı. Yazara göre, SM’nin eksikliklerinin giderilmesi, açıklanamayan durumların üstesinden gelinmesi böyle bir gelişmeye yol açıp bizleri Büyük Birleşik Teori’ye taşıyabilir. Öte yandan her şeyi açıklayan bir teorinin bir yanılgı da olabileceğini unutmamak lazım: bilim üzerinde gündelik zihinlerin bir etkisi olabileceğini. Bu elbette bilim felsefecilerinin konusu olacaktır. Biz okurlara düşen ise tüm karmaşıklığıyla bu gelişmeleri takip etmek.

[1] The standard model,https://home.cern/science/physics/standard-model

[2]Oscar Miyamoto Gomez, Five mysteries the Standard Model can’t explain, Symmetry, 10.18.2018.

[3]The standard model of particle physics, https://www.symmetrymagazine.org/standard-model/

[4]Oscar Miyamoto Gomez’in yazısında bunlara yer veriliyor.

edebiyathaber.net (30 Mayıs 2019)

Yorum yapın