“Gel Pisi Pisi” ve OKB | Melih Yıldız

Ağustos 11, 2016

“Gel Pisi Pisi” ve OKB | Melih Yıldız

icimdeki-kalabalikToplumda en fazla görülen ruhsal bozukluklardan biri de Obsesif Kompulsif Bozukluktur (OKB). OKB, genel olarak; aşırı temizlik, eşyaların ya da çizgilerin simetrik olmasına önem verme, kaldırım çizgilerine basmadan yürüme, yürürken her tabelayı okuma, sürekli olarak el yıkama, iç sesinden belli cümleleri ya da şarkı sözlerini tekrar etme örneklerini arttırabileceğimiz gibi yineleyici davranışlar şeklinde kendini gösterir.

Düşüncedeki takıntılara obsesyon, düşüncenin davranış boyutuna geçmiş şekline ise kompulsiyon adı verilir. Yani, ocak açık kalmadığı halde sürekli olarak ocağı açık unuttuğunu düşünmek obsesyon; ocağın başına gidip açık olup olmadığını kontrol etmek ise kompulsiyondur.

OKB’si olan bireyler, takıntılarının farkındadır ancak kendilerini bu takıntılı davranışlardan alıkoyamazlar. Günlük hayatları etkilenir. Bir süre sonra ise kendilerine ve çevresindeki kişilere zarar verirler.

Günlük hayatımızda sıkça rastladığımız bu bozukluğa, edebiyat dünyamızda da rastlıyoruz. Gamze Güller’in, ‘’İçimdeki Kalabalık’’ kitabında yer alan ‘’Gel Pisi Pisi’’ adlı öyküsünün kahramanı Ayten, OKB ile mücadele eden bir kişidir. Ayten, temizlik takıntısı ile OKB’nin neredeyse tüm tanı kriterlerini okuyucuya gösterir.

Öykü, ‘’Bütün çer çöpü süpürdüm yerden. Kalan derdi tasayı süpürmeye başladım arkasından. Ne zamandır aradığım küpe koltuğun altındaymış! Toz yumağıyla birlikte neredeyse atacaktım. Üfleyip hemen kulağıma taktım. Köşe bucağı iyice sildim. Baktım yetmedi, biraz daha süpürdüm’’ cümleleriyle başlar.  

OKB’si olan bireyler, sürekli bir şeylerden tiksindikleri için yaşam alanlarının bazı yerlerini pislik içinde bırakabilir. Pis gördükleri yerleri, temizlemek istemelerine rağmen tiksindikleri için temizleyemezler. Öyküde de gördüğümüz gibi evin bazı yerleri toz içindedir. Bu bozukluk ile mücadele edenler, yaptıkları temizlikten tatmin ol(a)mazlar ve çevrelerini rahatsız edecek kadar temizliğe devam ederler.

Ayten de sürekli olarak yaptığı temizlik yüzünden komşusunu rahatsız etmiştir. Sonunda kapıcı kapısına kadar gelmiş, ama yine de kendisini temizlik yapmaktan alıkoyamaz. Ayten, ‘’Kapıcı gelmiş. Komşu kadın benden şikâyetçiymiş, karakola gidecekmiş. Gitsin dedim. Dönerken de bana tuz ruhu ve amonyak alsın’’ deyip, kapıcının eline para sıkıştırarak temizlik yapmaya devam eder.

Ayten, bazı eşyaların deterjan ile temizlenebileceğine inanmamaktadır, OKB’si olan çoğu kişilerde görüldüğü gibi. Bu nedenle kayınvalidesinin hediye ettiği kristal bardak takımlarını da çeşitli bahaneler üreterek duvara fırlatıp, kırdı. Çünkü onların yıkanarak temizlenemeyeceği düşüncesine sahipti. O da bardakları kırarak, bu düşüncesinden kaçmış oldu.

Ayten, sadece kristal bardak takımlarını kırmakla kalmadı, tuz ruhu ile de eşyaları temizlemeye kalkıştı. Tabii tuz ruhu da eşyalarda izler bıraktı ve onları kullanılamayacak hale getirdi. Ayten, eşyaların zarar görmesinden çok; onların bu şekilde temizlendiğine kendisini inandırarak bu davranışını sürdürdü.

Koltukları, perdeleri ve halıları kullanılamayacak hale getiren Ayten, bununla da yetinmedi. OKB, Ayten’i daha da zorladı. Her OKB’li birey gibi Ayten de yaptığı davranışların farkındaydı ve kendisini takıntılı davranışlarından alıkoyamadı. Sıra evin parkelerine gelmişti. Parkeleri, kire karşı etkili olan deterjanla temizleyemeyeceğine inanan Ayten, ‘’eski ahşap döşemenin altında ne pislikler vardı kim bilir. Sistre cila vakti çoktan gelmişti. Altındaki onca yapıştırıcı, toz, toprak aklıma gelince baygınlık geçirir gibi oldum. Ne yapsam temizleyemiyordum bu salonu’’ düşüncesiyle, alet kutusundan aldığı bir keski ile ahşap dikdörtgen parçaları yerinden sökmeye başladı.

Tüm parkeleri söktüğü halde evin daha da kirlendiğini düşünen Ayten, sonunda bu düşüncesi ile mücadele edemedi ve ağlamaya başladı. Buna rağmen, OKB ile mücadele eden çoğu kişide olduğu gibi Ayten’in de temizlik yapma isteği devam etti.

Kocası Vahit işten gelmiş, Ayten’i salonun ortasında ağlarken gördü. Vahit, evin ve Ayten’in, halini görünce dehşet içinde kaldı. Ama yapacakları hiçbir şey yoktu. Çünkü Ayten de diğer OKB’liler gibi kendini bir türlü alıkoyamadığı zihnindeki temizlik takıntısı ile mücadele ediyordu.

Not: Obsesif Kompulsif Bozukluğun birçok çeşidi olmasına rağmen; öykü, temizlik takıntısı olan kahraman üzerinden anlatıldığı için, OKB’de genel olarak temizlik takıntısı üzerinden ele alınmıştır.

Melih Yıldız – edebiyathaber.net (11 Ağustos 2016)

Yorum yapın