Hasan Saraç: “Yazar portrelerinin bir gün basılmasını arzu ederim”

Şubat 10, 2010

Hasan Saraç: “Yazar portrelerinin bir gün basılmasını arzu ederim”

Emrah Polat, Edebiyat Haber için yazar portreleri hazırlayan Hasan Saraç’la söyleşti:

Edebiyat Haber için yazar portreleri hazırlamaya ne zaman başladınız ve şimdiye kadar kaç portre yayımlandı?

Geçtiğimiz yıl ekim ayında ilk romanım Çapraz Oyun yayınlandığı zaman kendi internet sitemi de açmıştım. İlk olarak severek okumuş olduğum, bende iz bırakan eserlerin tanıtımına bu sitede başladım. Bu güne kadar sanırım 160 eseri okurlarım için değerlendirme fırsatım oldu. Sitemi ziyaret edenlere kolaylık olması için yazar adlarına dayalı bir de fihrist hazırladık.

Bu çalışmalarım sürerken ilk yazar portremi sizden aldığım davet üzerine bu yılın nisan ayında yazmıştım. Şimdiye kadar sitenizde yirmi yazar portrem yayınlandı.

Portresini hazırlayacağınız yazarı hangi ölçütlere göre belirliyorsunuz?

Açıkçası bu konuda belirli bir kural takip etmedim. İşe önce Kurt Vonnegut, Isaac Asimov, Irvin Yalom gibi pek çok eserini sitemde tanıttığım yazarlarla başladım. Daha sonra hayal dünyaları, konuları, kurguları, karakterleri, kişisel felsefeleri, hayatları bana ilginç gelen isimlerle yoluma devam ettim. Bunların büyük bir bölümü zaten dünya edebiyatına damgasını vurmuş, ülkemizde de çok okunan, ünlü, ödüllü yazarlar. Türkiye’de yeterince tanınmasa da benim kendi ilgi alanlarım, kişisel tercihlerim çerçevesinde seçtiğim Douglas Adams, Peter Carey, Jerzy Kosinski gibi isimler de ilk yirmi arasında yer aldı.

Portresini hazırladığım son dört yazar ise sırasıyla Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir, Milan Kundera ve Gabriel Garcia Marquez oldu.

Portreleri hazırlarken nasıl bir yöntem izliyor, en çok nelere dikkat ediyorsunuz?

Portre’yi hazırlarken yazarın içinde bulunduğu siyasi koşulları, etkilendiği edebiyat akımlarını kısaca tanıtarak okurlar için giriş bölümünde bir perspektif oluşturmaya çalışıyorum. Ardından o kişinin ailesini, gençlik dönemini, gördüğü eğitimi ve yaşamını etkileyen koşulları ön plana çıkararak bu faktörlerin yazarın eserlerinde kullandığı üslup, savunduğu fikirlerle ilişkisini inceliyorum. Eserlerine dair bilgilerin yani sıra özel hayatlarının pek bilinmeyen yönlerini, özdeyişlerini okurlarımla paylaşmayı seviyorum. Eserlerini tanıtırken de yazma sanatı, edebiyat, hayat hakkındaki görüşlerine elimden geldiği kadar portre içinde yer vermeye özen gösteriyorum.

Bu çalışmayı yaparken yazarın daha önceden okuduğum eserlerine yeniden bir göz atmak dışında internet ortamında neredeyse yüz farklı kaynağa başvuruyorum. Ulaştığım belgelerden seçtiğim bölüm ve paragraflarla 60-80 sayfalık bir özet çıkarıp onu da birkaç aşamada on sayfaya indiriyorum. Bu metinden de yazarın özlü sözlerini ya da eserlerinden alıntıları, söyleşilerinde yaptığı açıklamaları, verdiği örnekleri seçerek hazırlık aşamasını bitirmiş oluyorum. En nihayetinde hakkında yazılmış farklı biyografilerden yararlanarak hazırladığım notlarla o metinden seçtiklerimi harmanlayıp bir portre yazısı tasarlıyorum.

Tüm bu süreçte, derlediğim hazırlık notlarını ve nihai portreyi eşimle paylaşarak onun da görüşlerini alıyor, önerilerini değerlendiriyorum.  Edebiyat Haber’de yayınlanan her portreyi en az yirmi kere baştan sona okuduğumu, bu süreçte metne sürekli bir şeyler ekleyip çıkardığımı söyleyebilirim.

İtiraf etmeliyim ki bir hafta gibi kısa bir sürede, bir yazarla böylesine uzun saatler sürekli hemhal olup durmaksızın onu zihnimde, kalbimde yaşattıktan sonra portreye son noktayı koyup kendisiyle vedalaşmak beni çoğu zaman hüzünlendiriyor.

Hangi yazarların portrelerini hazırlamak güç oldu ve karşılaştığınız güçlük(ler) neydi?

Öyle önemli bir güçlükle karşılaştığımı söyleyemem.

San Francisco’daki ünlü City Lights kitapevinde geçirdiğim birkaç saat ve Jack Kerouac’ın bir eserini okuma dışında pek ilgi duymadığım “beat” kuşağının günümüzdeki temsilcilerinden Chuck Palahniuk hakkında bir portre yazısı hazırlamış olmam aslında ilginçti. Hakkında soruşturma başlatılan Ölüm Pornosu adlı romanı nedeniyle Notos Dergisi’nde çıkan yazılardan ve sosyal medyada birden başköşeye oturmasından etkilenmiş, olaya tarafsız bir gözle bakmaya karar vermiştim. Aklıma bir tek bu örnek geliyor.

Kitap bütünlüğünde bir araya getirilse derli toplu bir başvuru kaynağı olacağını düşündüğüm portrelerle ilgili olarak ileriye dönük tasarılarınız neler?

Öncelikle, bugüne kadar bana bu imkânı hazırlayan, beni destekleyen site yönetiminize içtenlikle teşekkür etmek isterim. Okurlarınızın beni sürekli teşvik etmesi, mesajlarıyla beni cesaretlendirmesi de çok hoştu. Sağ olsunlar.

Eğer şartlar müsait olursa en azından bir süre daha portre çalışmalarıma devam etmeyi arzu ediyorum. Şimdiden önemli bir altyapı oluştu. Bu arada, bilgisayarım başında aylarca İngilizce kaynak taraması yaptıktan sonra bu tür bir çalışmanın daha önce pek denenmemiş olduğunu da fark ettim.

Muhakkak ki her yazar için çok değerli araştırmalar, incelemeler yapılmış. Haklarında önemli makaleler yazılmış, başucu kitapları basılmış. Ancak yazarların yaşadığı dönemi, özel hayatlarını, düşüncelerini ve eserlerini üç boyutlu bir anlayışla özet halinde ele alan bir kaynağa neredeyse hiç ulaşamadım. O nedenle yaptığım çalışmaları önemsiyorum.

Sorunuza kısa bir cevap vermek gerekirse, bu yazar portrelerinin bir gün kitap halinde basılmasını arzu ederim.

Söyleşiyi gerçekleştiren: Emrah Polat (3 Kasım 2011)

Yorum yapın