Derinliğin içinde | Gizem Alpakgir Cevheri

Şubat 5, 2015

Derinliğin içinde | Gizem Alpakgir Cevheri

panislamcinin-macera-kilavuzu-Front-1Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’i neden 16 Türk devletini temsil eden askerlerin yer aldığı bir törenle karşıladığını anlamaya çalışırken ve bu durumun medyada yarattığı etki sürerken, Türkiye’nin uluslararası siyasetiyle alakalı cevaplanmamış bir çok soruyla karşı karşıyayız.

Amerika kıtasını Müslümanlar mı keşfetti? İslâm, Avrupa’nın asli dini mi? Dünya beşten büyük mü? Ayrıca “komşularla sıfır sorun” politikası kapsamında Kıbrıs sorununun çözümü, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması amacıyla başlatılan Irak’a Komşu Ülkeler süreci ve Ermenistan’la ilişkilerin geliştirilmesi kapsamında ortaya konulan Ermenistan Açılımı gibi süreçler gündemde kalmaya devam ederken, “komşularla sıfır sorun” politikasına adeta tezat niteliğinde yeni sorunlar gündeme eklendi. Bunların başında Hakan Fidan ile Ahmet Davutoğlu görüşmesinin kamuoyuna sızması, Suriye’de süren iç savaşa ve IŞİD’e yönelik her gün farklı bir siyaset izlenmesi yer alıyor.

Bütün bu yaşananlar AKP’nin dış politikasını yönlendiren temel unsurların ve amacının neler olduğunu bize sorgulatırken, Ümit Kıvanç’ın Pan-İslâmcının Macera Kılavuzu: Davutoğlu Ne Diyor, Bir Şey Diyor mu? isimli kitabı imdadımıza yetişti. Bu kitabın özelliği, Davutoğlu’nun 2001 yılında, yani AKP iktidarı öncesinde yazdığı Stratejik Derinlik isimli kitabın çözümlemesini yapıyor olması… Bildiğiniz üzere AKP’nin iktidara gelmesiyle Stratejik Derinlik, “Türkiye’nin dış politikasını anlama kılavuzu” işlevini görmeye başladı. Hiç şüphesiz Davutoğlu’nun önceleri dış politika danışmanı, ardından Dışişleri Bakanı ve nihayetinde Başbakan oluşu bunda etkili… Kitabın Türkiye’nin dış politikasının amaç ve araçlarının ne olması gerektiğine dair ipuçları vermesi ve Türkiye’nin dış politikasını anlatmak isteyen başta akademisyenler, siyasetçiler ve gazeteciler olmak üzere herkesin referans verdiği bir kaynak olması, bu kitaba verilen önemi arttırıyor. Türk İslâmcılarının gözünde Davutoğlu’nun “bilgi meleği” olarak görülmesi de Ümit Kıvanç’ın vurguladığı önemli bir etken…

Ümit Kıvanç, Stratejik Derinlik’i inceleyerek hem AKP’nin dış politikasının ardında yatan Türk Pan-İslâmcılığı’nı anlamaya çalışıyor hem de kitabın bilimselliğini sorguluyor. Böylelikle Kıvanç, Davutoğlu’nun bir “sosyal bilimler Einstein’ı” olduğu mitosunu yıkıyor; olgular ve fikirler arasında bağlantı kurmada yaşanan keyfiliği ve Davutoğlu’nun nesnellikten uzak açıklamalarını gözler önüne seriyor. Akademik bir çalışma olarak nitelenen Davutoğlu’nun bu çalışmasının akademik veya bilimsel değil, aksine ideolojik ve siyasi bir çalışma olduğunu ifade ediyor. Davutoğlu’nun 2011 yılında Meclis’te yaptığı, Türkiye’nin küresel bir aktör olabilmesi için Stratejik Derinlik’in uygulanmasına çalışıldığını ifade ettiği konuşmasına yer veren Kıvanç’ın “Türk dış politikasının ardında ille de tek bir kaynak aranacaksa, o, AKP’nin kuruluşundan birkaç ay önce piyasaya çıkmış bu kitaptır” cümlesi, kitabın siyasal yönünü vurgular nitelikte…

300820142150463486950_2Ümit Kıvanç, Türkiye’nin hem dış hem iç politikasında sıkça tartışılan Osmanlıcılık – Yeni Osmanlıcılık ve Türk-İslâm sentezi ile İslâm-Türk bileşimi gibi kavramları, Davutoğlu’nun söylemleri ve Stratejik Derinlik üzerinden açıklıyor. Aslında Kıvanç’ın amacı Davutoğlu’nca biçimlendirilen, Erdoğan tarafından uygulanan dış politikanın ardında yatan ideoloji ve fikirleri, başka türlü söylemek gerekirse AKP’nin Türk Pan-İslâmcılığı’nı anlayabilmekKıvanç’a göre Stratejik Derinlik’te ortaya konan ideolojik yaklaşım, yeni bir şey olmamakla birlikte, “Türk vurgusunun geri çekilip İslâm kanalı köklenmiş İslâm-Türk sentezi, dini-kültürel çeşitliliğinden, dağınıklığından arındırılmış bir Osmanlı alaşımı”…

Yazar ayrıca Türkiye’nin dış politikasında kullanılan küresel etkinlik, komşularla sıfır sorun gibi anahtar kavramların kitapta kullanılış biçimiyle reel politikada kullanılışını karşılaştırıyor. Kıvanç, “Dünya beşten büyüktür” kampanyasıyla BM Güvenlik Konseyi’nin antidemokratik yapısını vurgulayan Türkiye’nin aynı zamanda “komşu ülkelerin yönetimlerini devirmeye (Suriye) çalışmak, başka ülkelerin iç işlerine karışma (Libya, Mısır) niteliği taşıyan girişimler sürdürmek” şeklinde bir politika izlemesinin kafa karıştırıcı olduğunu ifade ediyor. Dünya gücü olma arzusu, Davutoğlu’nun deyişiyle “küresel etkinlik” kavramı Balkanlar’da, Orta Asya’da, Orta Doğu’da ve hatta Doğu Akdeniz’de etki alanı oluşturulmasını öngörüyor. Bunu sağlayacak olansa Türkiye’nin Osmanlı’dan miras aldığı tarihi birikimi ve jeopolitik konumu… Kıvanç’ın ifadesiyle, “Davutoğlu’na bakacak olursak [küresel etkinliğe] ulaşmak sorun değil; çünkü âdeta fıtratımızda var”! Davutoğlu’nun jeopolitika ile tarihi bu kadar öne çıkarması ve Osmanlı mirasına vurgu yapmasına rağmen “Yeni-Osmanlıcı” olduğu iddialarını reddetmesi, Ümit Kıvanç’ın öne çıkardığı tezatlıklardan yalnızca biri… Ahmet Davutoğlu’nun küresel etkinlik için tarihî birikimi ve jeopolitik konumu öne çıkarıp, 21. yüzyılda göz ardı edilemeyecek teknoloji, ekonomi, kültür-sanat ve eğitim gibi faktörleri ihmal etmesi de Kıvanç’ın eleştirdiği konulardan bir diğeri…

Davutoğlu’nun kendi eserini irdelemekle yetinmeyip, Davutoğlu’nun 300’e yakın makalesini inceleyerek onun Pan-İslamcı olduğu sonucuna varan Behlül Özkan’ı da analiz eden Ümit Kıvanç’ın çözümlemeleri, küresel etkinlik hedefi olan ve uluslararası alanda “vazgeçilmez” olan Türkiye’nin dış politika söylemlerinin ardındaki gerçekleri görmemizi sağlıyor. Var olan sorunların çözül(e)mediği ve her gün yeni sorunların ortaya çıktığı Türkiye’de, dış politikada kullanılan kavramlar ve dış politikayla bağlantılı olarak ortaya atılan sorular gündemi meşgul ediyor. Türkiye’nin dış politikasını biçimlendiren zihinlerin ideolojilerini, amaç ve araçlarını anlamak kadar, karşılaşılan sorunları çözmeyi ve sorulara cevap verebilmeyi de öğrenmek gerekiyor. Ümit Kıvanç’ın bu çalışması AKP dönemi Türkiye dış politikasının kılavuzu olan Stratejik Derinlik isimli kitabın çözümlemesi olmasının dışında, okuyucuya işte bu eleştirel bakışı ve sorgulamayı öğretmesi nedeniyle de okunması gereken bir eser.

Gizem Alpakgir Cevheri – edebiyathaber.net (5 Şubat 2015)

Yorum yapın