Dedalus Kitap, “Küçük Paris Fena Öksürüyor” ile yeni yayın yılına başladı

Ocak 11, 2016

Dedalus Kitap, “Küçük Paris Fena Öksürüyor” ile yeni yayın yılına başladı

küçük paris kapak baskıSedat Demir’in “Küçük Paris Fena Öksürüyor” adlı kitabı Dedalus Kitap etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Kitaptan

“Bir de her şey anlatılmaz, hikâye sessizlikte demlenir. Boşluklarda.”

“Acı, Hayatın Mezesidir!”

İçinde, Kraliçe Belkıs ile Süleyman Peygamber meselinin kaybolduğu, bir bataklığı saklıyor bu kitap. Her şey bu şifalı bataklıktan çıkıyor, Meksika söylenceleriyle. Tüm anlatılanlar. Bu anlatıların da hakkı, cemiyette en çok pişen üç yaşlı kadına verilmiş. Ülkemiz tarihi kadar derin, dertli hikâyesi var, üçünün de. Ayrıca her birinin sanatla olan ilgisini, onunla yoğun mücadelesini ve başarısız sınavlarının sonuçlarını okura ulaştırıyor, hikâyeleri.

Kitabın bir diğer kahramanı da Samatya sokakları. Sinema, edebiyat ve müzik, sokakların arasında bataklığa dönüşmüş bu semtin çağıldayan deresinin içinde yüzüyor. Toplumsal hayatımıza ve hayallerimize usulca sokulan, yanılgılarımızın, dolayısıyla gerçeklerimizin nedeni bu üç sanatın hışmından Sadberk, Belkıs ve Suzan nasibini almış. Üçünün etrafındaki karakterlerle de oluşan hayatlarda bir çok dehliz, labirent de denilen üç öykü kitabı, Küçük Paris Fena Öksürüyor. Aslına bakarsanız bir roman da denilebilir, tek başına. Bir bakıma üç novella olarak da belirlenebilir türü. Ya da şöyle yapalım; buna siz karar verin.

Okuruna çeşitli imkânlar, dolayısıyla güçlükler sunan Küçük Paris Fena Öksürüyor, sıklıkla anlatıcının da yerini soruşturan bir kurmaca deneyimi. Okuyan için. Epey bir teknik kullanıyor ve bunları işler işlemez, hepsini bir kenara fırlatıp atıyor. Tüm bunları yaparken azıcık yazar kastının, okur hazzının ayarlarıyla oynuyor. Hatta bir karakterin adını sorduğunuzda, Harikalar Diyarı’ndan beyaz tavşan ortaya zıplayıp “Ne önemi var ki adların?” diyerek sizi tersleyebiliyor.

Bir ilk kitaba göre yoğun bir içerik, eğlenceli bir üslup ve hızlı bir anlatı.

Dinlemeye hazır mısınız? Hikaye devam ediyor..

Yukarıdakiler yetmediyse iki tane daha verelim..

“Asıl hastalıklı olan bu edepsizlik: Oyunu bırakıp yazmaya kalkışmak.”

“Sesimi bilirim, şarkı söyleyemem, ama inanın şarkı söyleyebilseydim anlatmazdım. Yazmaya çalışmazdım.”

edebiyathaber.net (11 Ocak 2015)

Yorum yapın