Corona virüsün psikolojik etkileri

Nisan 3, 2020

Corona virüsün psikolojik etkileri

Çin’in Wuhan bölgesinde ortaya çıkan Corona virüsü (Covid-19), dünyayı etkisi altına alırken başlarda ülkemizde görünmemesine rağmen psikolojik açıdan 2019, aralık ayı itibari ile etkilemeye başlamıştır. 11 Mart itibari ile ülkemizde görülen virüs yalnızca biyolojik olarak değil psikolojik ve davranışsal sorunlara da sebep olduğu görülmektedir. Bütün dünyada konuşulan Corona virüsün yaydığı korku, küresel bir etki yaparak toplumsal travmalara yol açmaktadır.

Korku, bireye tehlike yaratan durumlara karşılık verilen ruhsal bir tepki ve en temel insani duygulardan biri olarak kabul edilmektedir. Korku, sağlıklı ve insanın hayatta kalabilmesine yardımcı olan bir duygu halidir.

Konuyla alakalı Psikolog Damla Ekin Barut şunları söylüyor:

Travma, bireyin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü derinden tehdit eden olay/durumlardır. Corona virüs gibi salgın hastalıklar beklenmedik olması ve yaşamı tehdit etmesi nedeniyle toplumsal travmalara yol açmaktadır. Bu süreçte dehşet, çaresizlik, tedirginlik, acı, kayıp hissi, öfke, yalnızlık ve korku gibi pek çok duygunun topluma yayıldığı görülmektedir. Bu duygular depresyon, panik atak, paranoya, fobik reaksiyonlar, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk ve akut stres bozukluğu gibi bir çok ruhsal sorunları beraberinde getirmektedir.

Corona virüsün, psikolojik ve davranışsal açıdan sebep olduğu olumsuzluklardan ruh sağlığımızı koruyabilmek için öncelikle krizlerin, zor zamanların ve travmaların hayatın bir parçası olduğunu hatırlamalıyız. Korkularımızı kaygı boyutuna taşımadan daha sakin ve bilinçli bir şekilde önlem almalıyız. Bu dönemde sahip olmamız gereken en önemli bilgi ise stres ile bağışıklık sistemiz arasındaki bağ olmalıdır. Yoğun yaşanan stres, bağışıklık sistemimizi düşürmektedir. Düşen bağışıklık sistemi ile Corona virüse kapılarımızı açmış oluruz. Psikolojik dayanıklılık için düzenli uyku, beslenme en önemli yollardan bazılarıdır.

Coronavirüs ile ilgili alınacak önlemlerin başında evde kalmamız ve korku arttıran şeylerden uzak durmamız gelmektedir. Evde kaldığımız süreçte korkuyu gereksiz olarak arttıran medya ve  sosyal medyadan uzak kalmamız, korku ve endişelerimiz için alınacak  en güzel tedbirlerden olacaktır. Sosyal medya ve  medyalarda konuyla ilgisiz, uzman olmayan bir çok kişinin konuşması belirsizliği ve durumu daha kötü algılanmasına yol açmaktadır.. Belirsizliğin kaygıyı artırması göz önünde bulundurularak, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk ve panik atak gibi psikolojik problemler yaşayan veya tanı almış bireyler için süreç daha sıkıntılı zorlayıcı olacaktır. Sadece gerçek uzman ve yetkili olan kişi veya yerlerden ( Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü, vb.) bilgi almanız gereklidir. Korkularımız bizi yönetmesin, biz onlara yön verelim.

Evde geçirilen vakti değerli yapmak elimizde olduğunu unutmayalım. Günlük plan çıkartabilir ve bir günü dolu dolu geçirebiliriz. Çalışmaktan daha önce fırsat bulamadığımız kitapları okumak, vizyonda iken izleyemediğimiz filmleri izlemek, ev içinde yapabileceğimiz hobiler edinmek gibi keyifli aktivitelerde bulunabiliriz. Kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için misafirliğe gitmemeli ve misafir kabul etmemeliyiz. Ailemizi, arkadaşlarımızı, sevdiklerimizi görüntülü/görüntüsüz arayarak iletişim kurabiliriz. Bu süreçte paylaşmanın en güzel destek olduğunu unutmamalıyız.

Zaman, kendimize ve sevdiklerimize iyi bakma; bedensel ve psikolojik dayanaklılığımıza özen gösterme zamandır.

edebiyathaber.net (3 Nisan 2020)

Yorum yapın