Çocukluk yıllarına dönüş bileti: “Çarşamba Çikolataları”

Mart 16, 2020

Çocukluk yıllarına dönüş bileti: “Çarşamba Çikolataları”

Aslı Kocaeli’nin “Çarşamba Çikolataları” adlı romanı Küsurat Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Sosyal medyanın sevilen içerik üreticilerinden Annenin İç Sesi hesabının sahibi Aslı Kocaeli’nin kaleminden bir ilk roman Çarşamba Çikolataları.

Yazarın,“Bu kitapta yazılanların gerçek hayatımla oldukça yakından ilgisi vardır. Bu kitapta yazılanların gerçek hayatımla uzaktan yakından ilgisi yoktur.” notuyla başlıyor roman ve bu bilinmezlikle altı yaşında babasını kaybeden, bu kayıpla bir süre ne yapacağını bilemeyen küçük bir kızın büyüme serüvenine ortak oluyoruz. Büyümek öyle kolay iş değil. Nice heyecan istiyor insanın gönlü. Her zaman kahkaha yok hayatta, yeri geliyor hüzün basıyor içimizi ama tüm bunları sevginin gücüyle kucaklamak dik tutuyor omuzlarımızı. Aslı da bu süreci ailesini, dostlarını ve en nihayetinde kendini severek tamamlamayı başarıyor. Bu başarının arkasında dedesinin her çarşamba getirdiği çikolataların payı büyük elbette!

Okuyanı, çocukluk ve ilk gençlik yıllarına götüren Çarşamba Çikolataları, kalbinizi ısıtacak. Zamanında sonsuza kadar unutmak istediğiniz anılarınızı gülümseyerek hatırlayacaksınız. Yer yer gözleriniz dolacak. Hazırlanın Aslı Kocaeli’nin Çarşamba Çikolataları’yla çocukluğun o masum günlerine dönüyoruz.

“İnsan kendine ait sandığı endişelerin kökünü eşelerse aslında onların tohumlarını kendisinin ekmediğini görür.”

*

“Bu evin salonu bol güneş alırdı ama arka odaları da bir o kadar karanlıktı. Etrafa karşı yüzü gülen ama içinde derin üzüntüler taşıyan insanlar gibiydi.”
*
“Çocukların mutluluk depolarını dolduran şey ailelerinin onlara olan sevgisidir. Çocuk olduğun için depon da küçük. Sürekli yenilenmek istiyor. Bir bakışla, bir sözle, bir sarılışla, yanında olmakla… Durup dururken annene sarılmak gelir ya içinden. Hah işte o depon boşalmak üzere olduğu içindir. Bir sarılırsın dolar yeniden. Ben de o depomu çarşamba çikolatalarımla dolduruyorum az da olsa.”

*

“Küçük bir kamyon geliyor evimizin önüne. Bu evden hiçbir şeyi yanımıza almak istemeyişimizi gösterir biçimde.”

*
“Her yara izinin bir hikâyesi vardır. Tüm yara izleri de o hikâyeleri anlatma hakkı verir sahibine. İz bırakacak kadar acıtmışlardır çünkü. İz bırakarak da unutulmaz olmuşlardır. Bu yüzden iki insan yara izlerinin hikâyelerini dinlerken daha iyi tanır birbirini. Çünkü yara izleri kolaylaştırır hem sevmeyi hem de affetmeyi.”

*
“İnsan gerçekten sahip olduğuna inandıkları için çaba harcar. Mesela birinin ona ait olduğunu sezerse bol keseden dağıtır emeklerini de. Boşuna gitmeyeceklerine dair itimat besler içinde. Aralarındaki o bağı kuran her ne ise onu tamir etmek, sağlamlaştırmak, düğümlemek ister. Birinin kalbinde kiracı değil evsahibi olduğunu bilirse gerçekten yerleşebilir içeriye.”

Yazar Hakkında: 1983 yılında İstanbul’da doğdu. Zamanın geçmesini sağlayanlar tik taklar değil de yaşananlar olduğundan çabucak büyüdü. Yarım kalan çocukluğunun onu sürekli kovalamasından usanmış olacak ki bugünün gözüyle geçmişe bakıp yaşadıklarının içindeki anlamları bulmayı vazife haline getirdi. Bu çoklu zamansallık sayesinde aynı anda hem dokuz hem otuz yaşında olma fırsatını yakaladı. Lakin tüm bu ayrıcalıklara rağmen kendi ile husumetinin temelinde yatan nedeni bulamadı. Ta ki anne olana kadar… Anne olunca kendine, kendini daha fazla sevme hakkını tanıdı.

edebiyathaber.net (16 Mart 2020)

Yorum yapın