Bir yerden başlıyoruz madem… | Feridun Andaç

Eylül 26, 2017

Bir yerden başlıyoruz madem… | Feridun Andaç

Şimdi size söz edeceğim kitap nicedir elimin altındaydı:

Öğretmenim Mori’yle Salı Buluşmaları” (Mitch Albom).

Üstelik iki adet almışım. Dostumun önerisi üzerine bir solukta okumuş bir yana bırakmıştım. Yeniden bu kitaba dönmemin nedenlerini size anlatacak değilim. En iyisi hemen okuma notlarıma geçeyim. Aracısız, bu notlarımla sizi baş başa bırakayım.

***

Evet, hayatın anlamı bir sorgu olmalı ki; ilerleyebilelim. Doğrulardan yana, akıldan bilimden yana sorgulayıcı bir bakış gerek bize.

Aslında anlam da bir sorgudur. Nedir bizi çevreleyenler, dönüp bir bakalım:

  • Sevgi
  • Çalışma
  • Toplum
  • Aile
  • Yaşlanma
  • Bağışlama
  • Ölüm

Bir yaşam dersi için konu başlıkları olarak seçilebilirdi pekala bunlar, çoğaltılabilirdi de.

Eğer hayalleriniz varsa bunlarla yetinmez, daha başka kıyalara uzanırsınız.

“İnsan olmak”, “başkalarıyla ilişki kurmak” için bir yaşam felsefesi de oluşturmak kaçınılmaz. Evde, okulda, sokaktaki hayatlarımızın bize taşıdıkları da bu değil midir?

Beni kitaplara götüren düşünceleri hep sevdim. Çünkü biliyordum ki, her karşılaşma bende yeni bir bakış yarattığı gibi, ufuk çizgimi genişletiyordu.

  • Kabullenmek
  • Affetmek
  • Geçmişten kurtulmaya çalışmak
  • Başlamak/girişmek için hiç de geç değil
  • Yaşamaya devam etmek
  • Kendi kültürünü oluşturmak
  • Anlamsız yaşamın peşinden koşmak niye?

“Yaşama anlam kazandırmanın tek yolu kendini insanları sevmeye, içinde bulunduğun topluma adamak, sana anlam ve hedef veren bir şeye hasretmektir.” (s.52) 

  • Toplumla bütünleşme
  • Düşlerin, eğer çok istersen gerçekleşir
  • Hayata yaklaşmak
  • Dünyada olup bitenleri önemsemek
  • Başkalarının acısına bakmak.

“Dünyada en önemli şeylerden biri sevgiyi vermeyi ve verilen sevgiyi almayı öğrenmektir.” (s. 61)

“Tek akılcı davranış sevgidir.”

  • Merhamet
  • Yas tutmak
  • Yoğunlaşma> hayatımda güzel olan şeyler var, demek.
  • Hayattan ne istiyoruz; nasıl yaşıyor tüketiyoruz ömrümüzü?
  • Beklentimiz/bekleyişimiz nedir hayattan?

“Hayatımızda hepimizin öğretmenlere ihtiyacı vardı.” (s. 73)

  • Sürekli boğuştuğunuz sorunlar/konular listesi yapın; ve bunu her ay gözden geçirin; üzerini çizdikleriniz ekledikleriniz üzerinde düşünün.

Zaman zaman yaşam sorguları çıkıyor karşımıza. Bunlar da, ister istemez birtakım sorunların yansımasıdır. Neden/niçinlerine bakmalı işte bu noktada.

“Başkalarına mı özen göstermelisiniz, yoksa ‘içinizdeki çocuğa’mı? Geleneksel değerlere geri dönmek mi, yoksa geleneği tamamıyla işe yaramaz diye reddetmek mi? Başarının mı, yoksa basit bir yaşamın mı peşine düşmeliyiz? ‘Hayır de yeter’ yeter mi, yoksa ‘Yap yeter mi?’”

  • Hayatta (senin için) neler önemli?
  • Anlamlı bir yaşam (ama nasıl?, sorun bu soruyu sıklıkla kendinize)
  • Yüzleşmek; ama hayatın her aşamasında, her ilişkide ve karşılaşmada…

Her birimizin hayata başlama noktası vardır. Bir yerde, bir zamanda gerçekleşir bu da. Şu bir gerçek ki; her birinin ucunda bir insan vardır. Size yön veren, gösteren, hayatınıza ivme katan. Bazen de elinizden tutan. Yani yaşamın çırağı olmak için bir yerden başlarken önünüzde ya bir kalfa ya da bir usta vardır. Bunlar bazen aileden biridir ya da bir öğretmen. Veya anlık bir karşılaşmayla karşınıza çıkan biridir bu.

Eğer talihliyseniz, önünüze ışık düşürenler elinizden tutarak sizi başka yerlere taşımanın ateşleyicisi de olmuşlardır. Burada da karşımıza şu tümce çıkıyor işte:

“Öğretmen sonsuzluğu etkiler ve etkisinin nerede nihayete ereceğini hiçbir zaman kestiremez.” (Henry Adams)

  • Hayata katılımcı olmak ve şu soruyu sormak: “olmak istediğim gibi bir insan mıyım?”
  • Uyurgezerlik hali, bunu en çok ne yaratır?

“Yaşamı tam anlamıyla tanımıyoruz, çünkü hayatı uyur uyanık, yapmamız gerektiğini düşündüğümüz şeyleri otomatik olarak yaparak yaşıyoruz.” (s. 89)

“Ölmeyi öğren, nasıl yaşayacağını öğrenirsin.” (s. 90.)

Hafife alıp, önem vermediklerimiz:

  • Sevgi,
  • Dostluk ilişkilerimiz,
  • Bizi çevreleyen evren,
  • Değerini (kıymetini) bilmek her şeyin, hayata bu gözle bakabilmek> dönüp insanlara John Berger’ın şu kitabını okutmak: “Kıymetini Bil Her Şeyin”
  • Doğaya dönmek.

“Birbirinizi sevmezseniz yok olursunuz.” (Auden)

  • Gözetmek> birbirini/korumak/destek olmak/

güven vermek

  • Aile…reddetmek, nereye kadar?
  • Boşluk> ne var hayatımızda bağlanabileceğimiz; sormalı

bunu sıklıkla.

  • Sevmek/bağlanmak> bunu öğretmeli insanlara; bir insana/bir yere/bir tutkuya/bir düşe/bir uğraşa…
  • Evliliklerin mutsuzlukları bunu/bunları bilmemekten…

Şu da bir görüş, hayatın anlamını arayanlar için:

“Eğer bir başka insanın tüm sorumluluğunu üstlenmek, sevmeyi ve derinden bağlanmayı öğrenmek istiyorsanız, çocuk sahibi olmalısınız.” (s. 99)

  • Kopmayı öğren, ayrılmayı bil ki; bağlanmanın anlamı sende daha derince yer etsin.

“Nesnelere yapışıp kalma, çünkü her şey geçicidir.” (s.109)

  • Duyguları tanımak için yaşamak gerek.

“Ölmeyi öğrenince yaşamayı öğrenmiş olursun.” (s.110)

  • İhmal edilme,
  • Reddedilme,
  • Yokmuş gibi davranılma,
  • Mesleksizleşme,
  • Umursanmama,
  • Değer verilmeme,
  • Şefkati özleme> bir toplumu melankoliye sürükleyen nedenlerdendir bunlar da sanmayın ki yalnızca insana özgüdür melankoli.

Toplumun dayattıklarını unutarak nasıl yaşarsınız, gene de baş edebilmek için insanın önce kendini inşa etmesi gerekir. Yaşamı anlamak için birçok şeyi de göze almalısınız.

  • Yaşlanmak büyümektir.
  • “Anlamı bulunamamış yaşamlar”

“Eğer hayatın anlamını bulduysan geriye gitmek istemezsin. İleriye gitmek istersin. Daha da yapmak, daha da görmek istersin.” (s.123)

  • Ne ve kim olduğunu bilmek için çalış; unutma: “Bizi çalışmak kurtarır.” (Çehov)

“Biz yanlış şeylere değer veriyoruz. Bu yanlışlar hayal kırıklığıyla sonuçlanan yaşamlar sürdürmemize neden oluyor.” (s. 127)

  • Kendini adamak> bu nasıl olabilir, sevmek gibi insana öğretilmeli.

Hayatın anlamı sorgulanıyor ve arayıştan geçiyor. Bir arada yaşamak için:

  • Sevgi,
  • Saygı,
  • Uzlaşma,
  • Açıklık/konuşma,
  • Ortak değerler kümesi,
  • Değerlerin benzerliği,
  • Birlikteliğin önemine inanmak> özgür bir toplumu oluşturmak için önce bireyden başlamalı.

Sevme inancını denemek. Tanrı, Eyüp’ün inancını denemek ister. Onun başına her şeyi getirir. Evet, Tanrı “bu işi abartır”! Gene de sevme inancınızı böyle test etmeyin bence; tanıyarak, dokunarak, anlayarak, sorgulayarak yaşayın.

“Kaçmak bir yol değil. Kendi kültürünü yaratmaya çalışmalısın.” (s. 158)

Bir insanla yaşamdaki ilişkiniz neyse, ölümünden sonra da öyledir. Ya tamamen umarsız kalır, unutursunuz; ya da hatırlayarak, severek yaşarsınız.

“Birbirimizi sevdikçe ve sevgimizi sürekli hatırladıkça hiç yok olmadan ölebiliriz. Yaratılan tüm sevgi orada kalır.” (s. 175)

Veda etmeden yaşayın. Nasılsa hayat bir gün sizin vedanızı geri çevirmeyecek.

Feridun Andaç – edebiyathaber.net (26 Eylül 2017)

Yorum yapın