Bir kedi geçti buradan türlü isimlerle | Mehmet Özçataloğlu

Temmuz 24, 2017

Bir kedi geçti buradan türlü isimlerle | Mehmet Özçataloğlu

Edebiyat dünyasında yeri en özel olan dostlarımızdandır kediler. Gerek kitaplara konu olmasıyla, gerek yazarların çalışma odalarındaki arkadaşları olmalarıyla gerekse de yayınevlerinin adında yer almalarıyla bunu açık şekilde görebiliyoruz. Özellikle yer aldıkları kitaplar o denli çoktur ki saymakla bitiremeyiz. Ve hâlâ yer almaya devam ediyorlar kitaplarda. Görünen o ki devam edecekler de. Öyle sevimli hikayeler çıkıyor ki ortaya onlarla ilgili bu durumdan rahatsızlık duyan da olmuyordur sanırım.

Kedili kitapların en yeni örneği ise Can Çocuk etiketiyle geldi önümüze. Göknil Genç’in kaleme aldığı, Mert Tugen’in resimlediği “Çok Evin Yok Kedisi.”

“Bir cumartesi günü, kalabalığı yeni dağılan limanda karşılaştılar. Güliz Hanım onu görür görmez anlamıştı, aylardır hayalini kurduğu kedi tam karşısındaydı! Gümüş adını verdiği bu asilzadenin arkadaşlığıyla geçecek günlerin mutluluğu yansıyordu yüzüne. Derken, bir gün Gümüş, sokağı tanıdı. Bu, beklenmedik karşılaşmaların başlangıcıydı…” Böyle başlıyor kitap. Ve o beklenmedik günlerin keyifli anlatımıyla devam ediyor. Gümüş, sokağı tanıdı ya, her gün bir yere dadanmaya başladı. Bunu da öyle güzel ve sistematik yaptı ki, gittiği yerlere haftanın aynı günü damlıyordu. Salı günleri seramik atölyesinde modellik günüydü. Çarşamba Küçük Deniz’le markette süt günü, perşembe ve Cuma günleri Güliz Hanım’ın evinde, cumartesileri de pastane günüydü. Pastane demek Gümüş için sosis demekti. Anlayacağınız Gümüş her gün başka bir yerin kedisiydi, her gün başka bir ada sahipti. Her gün kimlik değiştiği için kediyi bulmak da kolay olmadı tabi Güliz Hanım için.

Kitap boyunca Gümüş’ün ya da diğer adıyla Paspas’ın yaramazlıklarını okuyoruz. Güliz Hanım’a çektirdiği, Pilot Mehmet’le yaşadıkları, Küçük Deniz’e getirdiği mutluluk, seramik atölyesinde yaptıkları ve diğerleri… Fakat öyle sevimli bir kedi ki hiç kimse de bu yaramazlıklarına kızmıyor, küsmüyor. Kafasına göre yaşıyor Gümüş/ Paspas. Bu arada kitaptaki Gümüş’ün gerçek yaşamda yazarın kedisi olduğunu da belirteyim. Zaten yazar da Gümüş’ün anısına ithaf etmiş bu kitabı.

“Çok Evin Yok Kedisi”nin benzer bir örneği de Linda Newbery imzasıyla Kırmızı Kedi tarafından yayımlanmıştı 2015 yılında. “İki İsimli Kedi”ydi o kitabın adı da. Bir kedi ve iki ev vardı o kitapta. Kedi her iki ev tarafından birbirlerinden habersizce sahiplenilmiş, iki farklı isim verilmişti. Bu durum iki kahvaltı, iki kase süt, iki akşam yemeği demekti bir bakıma. Ama gerçek orada da çıkmıştı ortaya. Tabi sorunlar da iki katıydı böyle olunca.

Gümüş içinse söylenecek olanları kitaptan alıntılayarak alalım buraya: “Güliz Hanım atölyenin sarı havasından çıkıp, gri asfalt yola koyuldu. Gümüş’ü düşünüyordu. Herkesin hayatında ondan bir parça vardı… Ve yoktu da. Sevgiye mi açtı, gezmeye tozmaya mı, bilmiyordu. Tok evin aç kedisi derlerdi böylesine. Evde mis gibi mamaları varken gidip sosis çalıyor, sıcacık yatağını bırakıp kim bilir nerelerde uyuyordu. En güzel kedi desenli porselen kasesinde sütü dururken, sütünü gidip market ortasında şişeden içiyordu.”

Göknil Genç güzel bir kedi hikayesiyle buluşuyor yine çocuklarla. Bu kitaptan sonra çocuklar kedi gördüklerinde onun sadece bir kediden ibaret olmadığını, hikayesinin ne olduğunu merak ederlerse şaşırmayın!

Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (24 Temmuz 2017)

Yorum yapın