Belleğin Alfabesi…

Ekim 4, 2019

Belleğin Alfabesi…

 

Ahmet Güneştekin’in 1 Ekim’de açılan Belleğin Alfabesi sergisi Bakü Haydar Aliyev Kültür Merkezi’nde 30 Mart 2020’ye kadar görülebilir.

Ölümsüzlük Odası

Sanatçının Azerbaycan’daki ilk sergisi olma özelliği taşıyan gösterimi, eski ve yeni işlerini bir araya getirmek suretiyle dilin aynasından bellek ve ölümsüzlük kavramlarına bakıyor.

Belleğin Alfabesi; dilin renk algısı, mekân algısı ve düşünüşe etkisi üzerine yoğunlaşıyor. Azeri romantik şairi Nesimi’ye ithaf olunan Nesimi’ye Recm; korkunç, grotesk, güzel ve hipnotize edici olarak yorumlanan Ölümsüzlük Odası; uzaktan bakıldığında dönüyormuş hissi veren Dilek Ağacı; devasa bir bulmacaya benzeyen Yüzleşme… Cennet bahçesi hikayesi Tanrının Arka Bahçesi

Nesimi’ye Recm; siyah harflerin yer aldığı bir kafesten oluşuyor; harfler kafeste rastgele atılmış gibi dağınık bir şekilde duruyor, harflerin bir kısmı kafesten dışarıya sızıyor. Benzer şekilde, kafesin etrafında da dağınık halde harfler bulunuyor. Bunlardan birkaçı siyahtan farklı renklerde. Recm Arapça bir kelime, anlamı ise “taşlama.” Suçluların taşlanarak işkence ile öldürüldüğü bir ceza olan Recm, uluslararası hukukta yasaklanmış bir eylem.

Ölümsüzlük Odası düşüncesi Güneştekin’in Göbekli Tepe kazı alanının fotoğraflarını görmesiyle oluşmuş. Ölümsüzlük Odası’nın etrafındaki sayısız kafatası ile bezenmiş, gökkuşağının farklı renklerindeki yatay ve dikey olarak düzenlenmiş duvarlar yer alıyor. Küçük kafatasları ile yapılmış olan büyük gümüş kafatası, merkezi konumuyla bu enstalasyonun konusunu açıkça işaret ediyor: Gerçek sonsuz hayat olarak ölüm, iki boynuzlu Zülkarneyn’in bulmak için yola koyulduğu fakat başarılı olamadığı ölümsüzlük arayışı. İç duvarlardaki boynuzların hepsi yılanlar gibi kıvrılıyor. Ortadaki kafatasının içinden çıkan boynuz bile yılana benzer bir karaktere sahip. Bu düşsel devinim, kafataslarının rigor mortis’inin (ölüm soğukluğuna) aksine, yaşamı vurguluyor.

Dilek Ağacı, vurucu bir görüntüye sahip. Uzaktan bakıldığında dönüyormuş hissi veren, sarmala benzer bir metal kütle, sanki bir şey bir şafta dolanıyor. Heykel kırmızı rengiyle, bir kâsenin içinde yanan, alevleri yukarıya doğru titreyerek yanan bir ateş gibi parlıyor. Heykelin adı, çalışmanın konusunun bir ağaç olduğunu söylüyor. Dilek ağacı birçok kültürde bulunan ve değiştirilmiş biçimlerini Noel ağacı veya mayıs direği olarak da bilinen bir ağaç. Anadolu’da ise dileklerin bir ağaca emanet edildiği bu ritüele “nahıl” deniyor.

Anıtsal bir duvar rölyefi şeklinde olan Yüzleşme, Anadolu ve Mezopotamya halklarının kaderini yansıtıyor. Güneştekin çeşitli etnik grupların karşılaşmaları ve çıkar çatışmaları ile dolu bu karmaşık şiddet ve yerinden etme tarihini kronolojik bir süreç biçiminde yansıtmak yerine, birbirine paralel dikey çizgiler oluşturdu. Enstalasyonu oluşturan panellerin her biri İslamiyet, Yahudilik ve Hristiyanlığın sembolleri ile donatılmış. Bu sütunların arkasına kontak baskılardan daha büyük olmayan fotoğraflar iliştirilmiş. Bu fotoğraflar bireysel hayatlara ve güçlülerin büyük anlatılarında kendisine nadiren yer bulanlara tanıklık ediyor.

Belleğin Alfabesi sunduğu seçkiyle bugüne kadar insanlığı şekillendiren kelime kültürünün kurucularına bakmanın zorunlu olduğunu ve kültürel mirasa saygı duyulması gerektiğini gösteriyor. Kültürel mirasın taşlanarak –mecazi olarak– yok edilmemesi için ahlaki bir çağrıyı temsil ediyor. Ayrıca sanatçının çocukluğunda anadilinden dinlediği şiirlerin, masalların ve şarkıların ritimlerinin sanatının yapısını ve biçimini nasıl etkilediğini gösteriyor.

edebiyathaber.net (4 Ekim 2019)

Yorum yapın