Balkonda yaz tatili mi? | Mehmet Özçataloğlu

Temmuz 25, 2016

Balkonda yaz tatili mi? | Mehmet Özçataloğlu

mehmet fotoGeçtiğimiz haftaların birinde, yine burada yer alan bir yazıma şöyle başlamıştım: “Çocuklar için uzun bir yaz tatili birkaç gün önce başladı. Fakat gelir dağılımındaki dengesizlik sonucunda benzer şekilde tatil yapamayacaklar. Bir kısım çocuk deniz, güneş, kum üçgeninde gününü gün ederken bir kısmı evinde televizyon, tablet, bilgisayar karşısında zaman öldürecek…”

Tabii bu tümcelerimde haklılığım sabitken çocukların hayal güçlerini göz ardı ettiğimi de kabul etmeliyim. Çok kısa bir sürede yanlış olmasa da eksik yazdığımı gösterense yine bir kitap oldu. Final Kültür Sanat Yayınları arasından yayımlanan, Rusalka Reh’in yazdığı Anne Ibelings’in resimlediği “Balkonya’da Yaz Tatili” adlı kitap çocukların diledikleri takdirde neler yaşayabileceklerini gösterdi bana. Şöyle ki: “Yaz tatilini evde geçirmek zorunda olan Pontus ile Lenka, evin büyük balkonunu gönüllerince dekore etmek için anne ve babasından izin almışlardır. İki kardeş ellerine geçen her şeyi oraya taşımaya başlarlar. Minderler, minik bir melek heykeli, midye kabukları, bitkiler. Ve sonunda balkon, balkon olmaktan çıkar Balkonya adlı bir devlete dönüşür.

Balkonya çocukların düşlerinde diledikleri şekilde yaşadıkları ve yaşattıkları bir devlet. Başlarına taçlarını takmışlar ve bu yarı gerçek yarı düş ülkelerini yönetmeye başlamışlardır. Karşı apartmanda da bir komşu ülke vardır. Birleşik Salata Krallığı! Tabii ki hiçbir ülke dikensiz gül bahçesi değildir. Yönetim sıkıntıları mutlaka vardır. Balkonya’da da yeni taşınan sinir bozucu komşu çocuk durmadan onları rahatsız eder. Bir de Pontus ve Lenka’nın anne-babası arasındaki sorunlar var tabi. Ve tüm bu yaşananlar Balkonya’ya aranan huzuru bir türlü getirmez. Yönetim taçlarını takan Pontus ve Lenka’nın bu gidişe dur demek için güzel fikirleri vardır. Öyle ya yönettikleri topraklara huzuru hayali de olsa getirmek, sorumlulukları arasında olan görevlerinden. Peki, ne yapıyorlar diye sorarsanız, onu da kitaba bırakalım ki okurken bir heyecan da olsun. “Balkonya’da Yaz Tatili” adından da anlaşılacağı üzere güzel bir yaz öyküsü.

Çocukların düş dünyalarından söz etmişken kitaptan bir alıntıyla örnekleyelim. Hep birlikte nerelerde nasıl yaşıyorlar görelim.

“Bu yaz çok güzel. Hiç sıkılmayıp bol bol tembellik yapıyoruz. Lenka’yla birlikte hamağa uzanıp bulutların şeklini tahmin etme oyunu oynuyoruz, uyukluyoruz veya bir uçan maymuncuğun ya da bir kelebeğin gölgesi, beyaz güneş şemsiyesinin üzerinde kocaman göründüğü zamanlarda korkudan titriyoruz. Dün bir yusufçuk geldi, kıpkırmızıydı ve ben de içimden ‘Mini-helikopter gibi!’ dedim. Domateslerin üzerinde de karıncalar bulduk. Buraya beşinci kata kadar çıkmayı nasıl başarmış olabilirler? Bunu merak ediyoruz ve sonra bir süre hamakta sallanıyoruz ve Lenka, buranın kraliçesi ve de en sevdiğim kardeşim, aklından bir hikâye uyduruyor. Bu hikâyede A adında karıncalar aynı zamanda da V adında karıncalar var ve aslında bu hikâyeyi de sadece artık V’nin nasıl bir harf olduğunu bildiği için anlatıyor. İyisi mi ben ona birkaç harf daha öğreteyim, o zaman P ve Z adındaki karıncalardan da bahsedebilir ve bence bu çok komik olur.”

Çocuklar kendilerine has bir dünyada yaşıyorlar. Bizim dünyamızda neler olup bittiğini de çok iyi süzüyorlar. Her şeyin farkındalar fakat diledikleri kadar dâhil oluyorlar. Ve onları böyle görünce de içimdeki çocuğun hiç büyümemesini istiyorum, diliyorum. Çünkü sadece kitaplarında değil düş dünyalarında da çocuklarla olmak mutluluk verici.

Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (25 Temmuz 2016)

Yorum yapın