Aysun Kara’ya 6 soru | Can Öktemer

Nisan 13, 2018

Aysun Kara’ya 6 soru | Can Öktemer

En son okuduğunuz kitabın adı nedir?  İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?

En son Bulgar yazar Georgi Gospodinov’un “Doğal Roman” adlı kitabını okudum. Yazarın yıllar önce bir öyküsünü “Eşik Cini” dergisinde okuyup çok beğenmiştim. Bu romanını da Türkçeye çevrilir çevrilmez hemen okumak istedim. Deneysel bir roman, parça parça yazılmış. Anlatı çizgisel doğrultuda ilerlemiyor. Romanın ana izleği var ama sanki planlanmamış bir bilinç akışıyla savruluyor yazarın düşünceleri. Yazar edebiyata konu olmasına pek alışık olmadığımız şeylerden söz açıyor: sineklerden, bitkilerin üreme biçimlerinden, tuvaletlerden. Ayrıntıların başrolde olduğu farklı bir roman.

Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?

“Biliyorum, biliyorum, Tanrı Kitap’ın daha başında, daha Yaradılış’ta şunu söylüyor: “Verimli olun, çoğalın! Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun” Ah, ne kadar mutlu ediyor bizi bu ‘denetiminize alın’ ifadesi.

“Tamam da, bu insanların İncil’inden. Peki bu konu sineklerin veya bitkilerin İncil’inde nasıl verilirdi? Ne de olsa onların çok daha uzun yaşam deneyimleri var.”

Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?

En sevdiğim kitap seçme şeklim sezgiseldir galiba. İnternet kitapçılarında değil de kitapçıda dolaşırken bir rafın önünde öylesine bakınırken kimi zamanlar ihtiyacım olan kitap bir biçimde önüme gelir. Okuma zevklerimizin uyumlu olduğu arkadaşlarımın önerdikleri kitapları da es geçmem. Bir de yazar okurum.  Bir kitabını okuduğum yazardan etkilenmişsem diğer kitaplarını da okurum. Ayrıca kitaplardan kitaplara iz sürerek de yolumu bulurum.

Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?

Olmaz mı? Hem de pek çok. İlk aklıma gelen Italo Calvino’nun “Sen Alo Dermeden Önce” kitabındaki öyküler. Hulki Aktunç’un kimi öykülerini de yazabilmiş olmayı çok isterdim. Böyle bir şey imkânsız olsa da söz ettiğim bu iki yazar kadar iyi öyküler yazmayı isterim.

Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?

Çocukluğumdan bu yana yazdım zaman zaman, ilk okurum annemdi ama ciddi anlamda yazmaya ve yayımlatmaya 2005 yılından sonra başladım. İlk yazdıklarımı Perşembe Grubundaki arkadaşlarım, kendisi de öykücü olan kardeşim okumuştur. O tarihten başlayarak öykülerim dergilerde yayımlandı, ardından kitaplar geldi.

Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?

Yazacağım metni zihnimde olgunlaştıramamışsam hiçbir yerde yazamam. Ne sessizlik ne gece ne de gün ışığı yazmamı sağlayamaz. Sanıyorum benim yazma ritüelim dış ortama bağlı değil. Kafamda gezdirip durduğum bir öykü yazılacak kıvama geldiğinde sessizlikte de gürültülü, kalabalık bir yerde de yazabilirim. Çünkü artık dışarıdan gelen bütün uyaranlara kapatmışımdır kendimi. Yazmak üzere olduğum o öykü dışında hiçbir şeyin önemi yoktur benim için.  Böyle bir haldeyken yazmamı engelleyen kaçınılmaz dünyevi işleri büyük bir hızla bitirip yazının başına oturmaya can atarım.

edebiyathaber.net (13 Nisan 2018)

Yorum yapın