Ateş Barut: “Her insanın içinde bir şeytan var.”

Mayıs 31, 2018

Ateş Barut: “Her insanın içinde bir şeytan var.”

Türkiye’nin en önemli veteriner cerrahlarından Ateş Barut, tıbbi bilgi ve deneyimlerini edebiyatla birleştirdi ve bir roman yazdı. Ateş Barut ile yeni çıkan romanı Neşter üzerine bir söyleşi yaptık.

Merhaba, öncelikle sizi biraz tanıyalım. Ateş Barut kimdir?

Merhabalar. Lise eğitimimi İstanbul Kadıköy Anadolu Lisesi’nde tamamladıktan sonra 1998 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldum ve 2004 yılında cerrahi doktoramı tamamlayarak ‘veteriner hekim doktor’ unvanımı aldım. Halen Türkiye’nin en büyük hayvan hastanelerinden biri olan PetCode Hayvan Hastanesi’nin hem sahibi hem de klinik şefi olarak mesleki çalışmalarıma devam ediyorum.

Alanınızda oldukça başarılı bir veteriner hekimken edebiyat dünyasına da bir kapı araladınız.  Bu süreç nasıl gelişti, biraz bahseder misiniz?

Hekimlik gerçekten dünyanın en zor ve stresli mesleklerinden biri. Başarının ve başarısızlığın bu denli ortada ve dramatik olduğu bu mesleği icra eden her bireyin kaçış noktalarına ihtiyacı var. İşte bu yüzden hobilerimiz biz hekimler için çok değerli. Okumak, yazmak ve hayal kurmak çocukluğumdan beri benim en önemli kaçışlarımdan olurken yazdıklarımın başkaları tarafından okunabileceğini keşfetmek tam bir maceraya dönüştü. Ben de hayata ve tıbba dair anlatmak istediklerimi cinayetlerin, kötülüğün, aşkın ve tutkunun içine serpiştirip “Neşter”i yazdım.

Hayatla ölüm arasındaki ince çizgiyi bir doktorun gözünden çok başarılı bir şekilde aktarıyorsunuz. Romandaki ana karakterlerden biri olan doktor, insanlara hayat veren biriyken birden seri bir katile dönüşüyor. Bu ironik durumu işlemenizin özel bir nedeni var mı?

Ben bir veteriner hekimim yani hayatımın büyük bir kısmı hayvanlarla geçiyor. Bu mesleği icra ederken hayvanların şartlara ve pazarlıklara bağlı olmadan bizlere sunduğu o duru sevgiyi görüyor insanoğlunun ne kadar zor ve acımasız bir varlık olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Gerçekten dünya tarihinde insan kadar kendi türüne ve yaşadığı çevreye zarar veren bir başka canlı daha olmadı, olmayacak. Ben hayatım boyunca işte bu tavrı sorgulayıp insanların nasıl olup da böylesine büyük bir bencillikle birbirlerine zarar vermeye çabalayabildiğini anlamaya çalıştım. Dostluklar, sevgililikler, evlilikler ve ortaklıklar biterken insanların yıllarca beraber yürüdükleri diğer insanlara ne denli büyük öfkeler biriktirdiğini gördüm. Kıskançlığın, hırsın, hasetin ve açgözlülüğün insan ruhunu nasıl sardığını izledim ve en sonunda her insanın içinde bir kötü, bir şeytan olduğuna karar verdim. Anladım ki bu şeytanı kontrol eden ya da edebilen insanlar toplumda göreceli olarak iyi ya da normal olarak kabul görürken edemeyenler suçlu, katil, hırsız ya da en basitinden sorunlu hasta olarak adlandırılıyor. Oysa her insan biraz kötü, biraz iyi ama her insan çok acımasız. Evet ‘Neşter’ bir cinayet romanı ve cinayet bir ironi çünkü ben birbirlerine bu denli büyük öfkeler biriktirip böyle büyük kötülükler yapan insanların eğer birbirlerini öldürmüyorlarsa bunu istemedikleri için değil beceremedikleri için yapmadığına inanıyorum artık. İşte ‘’Neşter’’in çıkış noktalarından biri bu. Mükemmel bir fiziksel görünüme, işe, kariyere ve aileye sahip bir adamın kendi şeytanıyla tanışıp, onu serbest bırakması ve  bir seri katile evrilmesini anlatıyor “Neşter”.

Ateş Barut’u edebiyat dünyasında görmeye devam edecek miyiz? Yeni çalışmalarınız olacak mı?  

Ölüm hayatın bir parçası. Her canlı doğuyor, yaşıyor ve ölüyor. Önemli olan bize verilen zamanı nasıl değerlendirdiğimiz, bu hayatı nasıl yaşadığımız, ne kadar ürettiğimiz. Bize verilen ve adına ömür denen zamanın,  bir tek dakikasının bile boşa harcanamayacak kadar kısa olduğuna inanıyorum ve hayatımı çok seviyorum. İşte bu yüzden hayatımın her köşesini yaşarken ya da  çalışırken hep üzerine bir şeyler koymaya, hep üretmeye çabalıyorum. İnsanların beni sevmesi, beğenmesi ya da takdir etmesi gibi bir hayalim yok ama daha fazla insana ulaşabilmek gibi büyük bir hayalim var ki yazmak bunun için çok önemli bir yol.  Yani çalışmaya, hayal kurmaya, üretmeye ve kesinlikle yazmaya devam edeceğim.

edebiyathaber.net (31 Mayıs 2018)

Yorum yapın