Alışık olmayanlar uykudan önce okumasınlar | Adalet Çavdar

Ocak 10, 2018

Alışık olmayanlar uykudan önce okumasınlar | Adalet Çavdar

Korku öyküleri başlı başına kendi fanatikleri olan bir tür. Bilimkurgudan, fantastikten, büyülü gerçeklikten öte sevenlerin çok sevdiği, sevmeyenlerin ise yanına asla yaklaşmadığı türlerden. Dürüst olmak gerekirse korku filmleriyle aram bugüne kadar hiç iyi olmadı, korku öykülerinden de hep uzak durdum. Anadolu Korku Öyküleri Serisi’nin üçüncü kitabı elime gelene kadarsa bu seriden haberim dahi yoktu.

Bilgi Yayınevi 2017’nin Kasım ayında serinin üçüncü kitabını yayımladı. Anadolu Korku Öyküleri – 3 / Yılgayak” adlı kitapta Funda Özlem Şeran, Demokan Atasoy, Murat Başekim, Orkide Ünsür, Mehmet Berk Yaltırık, Ali Yeniay, Uğur Batı, Işın Beril Tetik, Galip Dursun ve Murat Baykan’ın öyküleri bulunuyor. Bu öykülerin ortak özelliği Anadolu korku kültürüne, mitoslara, efsanelere dair bilgiler de sunmaları. Bu alanda bilgisi olmayan okura dipnotlarda açıklayıcı bilgiler bulunuyor. Peşine takıldığınız ve öykülerini beğendiğiniz yazarlar hakkında kısa araştırmalar yaptığınız zaman kendinizi yeni bir okuma listesinin içerisinde buluyorsunuz.

Kitaba da adını veren Yılgayak öyküsünü Funda Özlem Şeran yazmış. Gece uykuya dalmadan okumak için biraz ürkütücü bir öykü ile başlıyor kitap. Şeran kendince adalet arayan kahramanını başka bir adalet çemberinin içine sokuyor. Okurunu işini çok ciddiye alan bir seri katille karşı karşıya getiriyor. Ahlaksızlığa karşı bir duruşu olan bu seri katil öldürdüğü her kişinin bir eşyasını koleksiyonuna dahil ediyor. Dolunaylı bir gecede ormanda, arabasının içinde uyur ve annesini rüyasında görürken birden korkuyla uyanan kahramanımız, ormanda kocaman bir kütüğü taşımaya çalışan iki kadınla karşılaşır ve işler değişir. Hafif meşrep halleriyle kahramanı da kendi kamp alanlarına götürmeyi başaran kadınlar akışı değiştiriverirler. Funda Özlem Şeran daha önce çocuk kitapları yazmış. Yine Bilgi Yayınları tarafından yayınlanan Karanlık Yılbaşı Öyküleri içinde de bir öyküsü yer alıyor. Bunun dışında Altın Kitaplar tarafından basılan “Yüksek Doz Gelecek” adında beş yazarın beş uzun bilimkurgu öykülerinin bulunduğu kitapta da yer almış. İthaki Yayınları tarafından yayınlanan “Ecel” adında bir fantastik kurgu romanı da bulunuyor. 1984 doğumlu olan Şeran’ın öyküleriyle aldığı bazı ödüller de var.

Demokan Atasoy Anadolu Korku Öyküleri 2 ve Karanlık Yılbaşı Öyküleri kitaplarına da katkıda bulunmuş. Anadolu Korku Öyküleri serisinin üçüncü kitabındaki “Sakın!” adlı öyküsünde sırlı bir gerilimle insanı köşeye sıkıştırıyor. Biri size bir şeyi yapmamanızı söylediğinde, aklınızda yoksa bile o şeyi mutlaka yaparsınız ya. İşte o eşikten bildiriyor Atasoy. Korkudan ziyade merakla sinirinizi bozuyor. Çevirmen ve yazar Murat Başekim ise “Gölgeler” öyküsüyle sıradan bir hayatın içindeki korkunun izlerini sürmüş. Gölgelerle konuşup insanlar hakkında yorumlar yapan ve agorafobisi olan bir öğretmenin öyküsünü anlatıyor. Yerli korku edebiyatına Lamia adındaki romanıyla katkıda bulunan ve pek çok seçkide yer alan Orkide Ünsür’ün öyküsü “Hasat” da bir zeytinlikte yaşayan büyüleyici bir kızdan bahsediyor. Bir aşk anlatısı gibi başlayan öykü, kendi arka planına doğru açıldıkça irkilmeye başlıyorsunuz.

Genel kültürü ve tarih bilgisiyle yazdığı her metni derin bir çerçeveye oturtan Mehmet Berk Yaltırık önemli bir yazar. Öyküleri bir çok yerde yayımlandı. Geçen yıl da, “Yedikuleli Mansur” adlı romanı İthaki Yayınları’ndan çıktı.  Yaltırık, öykü anlatıcılığını tarihle iç içe örerek okurunu zengin bir bağlama davet ediyor. Adeta bir tarih elçisi gibi. Bu kitaptaki “Cazı Nene” öyküsü de okuru Cumhuriyet öncesi Karadeniz’ine götürüyor. Bu öykünün kurgusunda bir yanda kabadayılar, bir yandaa bir yanda hafiyeler ve zabıtalar kol gezerken; diğer yanda karşınıza bir Fehim Paşa çıkıyor. Cazı Nene’nin konağı ve başına gelenleri ben anlatmayayım. Ve mümkünse bu öyküyü yatmadan önce okumayın.

Ali Yeniay’ın yazdığı Karakura öyküsü bir öyküden ziyade bir senaryo niteliği taşıyor. Çocukların acımasızlığıyla kendini besleyen bir varlığın ve onun eline düşen bir çocuğun hikayesi. Durumu fark eden öğretmen başına olmadık işler alırken buluyor kendisini. Profesör ve köşe yazarı Uğur Batı “Pezevenk Kör Botan’ı Niye Yedim?” öyküsüyle eşkıyaları davet ediyor bu derlemeye. Bu öykünün korkuyla ilgisi ise insanın tüylerini diken diken eden kan, şiddet, işkence ve taciz sahneleri. “Kara Kara Kapkara” korku öyküleri kitabının da yazarı olan Işın Beril Tetik’in “Taş Uyur” öyküsüyle yine Karadeniz’e çevriliyor yüzümüz. Bir çay tesisi inşası sırasında ortaya çıkan ilginç olayların aslında yıllar önce katledilen insanlarla ilişkisi olduğunu anlatıyor Tetik. Gerilimi sayfalarca sürdürdüğü öyküsünü okurken yoruluyorsunuz. Dehşetli sahneleri anlatırken kurduğu sinematografik dil ise gerçeklik duygusunu artırıyor. Farklı biçimleri yan yana getirdiği Pusova romanıyla ve Gerisi Hikaye programıyla bilinen Galip Dursun’un öyküsü ise “Misafirler.” Bu derlemedeki en ilginç öykülerden biri. Öyküdeki karakterler arasında kimin kim olduğu ya da nereden nereye nasıl geçtiğini anlamak biraz güç. Galip Dursun biçimiyle okurunu zorlasa da hayvanlar, insanlar ve dönüşümler esnasında en çok keçilere olan ilgisini ortaya çıkarmış.

Derlemenin final öyküsü Yaşbaz’ın yazarı ise daha evvel “Aşkın Karanlık Yüzü” derlemesinde bir öyküsü yayınlanan Murat Baykan. Derleme boyunca çeşitli versiyonlarını tanıdığınız korku ve gerilimi gidermek gibi bir amaç taşımıyor Baykan’ın öyküsü. Aksine, “buraya gene geleceksiniz, çünkü bunu sevdiniz” diyor. Hayli yüksek bir tansiyonla ve sürekli tekrarlanan bir akışın içinde buluyorsunuz kendinizi öyküyü okurken. Nereye varacak bu işin sonu derken nefes nefese okuyorsunuz. Ama sonunda, benim gibi korku edebiyatı ve sinemasına mesafeli biriyseniz, kitabı gözden uzak bir yere saklama isteği duyacaksınız. Öykülerin etkisinin geçmesi ise birkaç gününüzü alacak.

“Anadolu Korku Öyküleri” serisinin üçüncü kitabı Yılgayak, korku öykülerini seven okurları yeni ve genç yazarları keşfedebilecekleri bir seri. Günlerce aklınızda, uykunuzda yüzleşip tartışacağınız türden temalarla örülü. Siz gene de, alışık değilseniz, uykudan önce okumayın.

Adalet Çavdar – edebiyathaber.net (10 Ocak 2018)

Yorum yapın