Akdeniz’de zamanın rengi | Feridun Andaç

Ekim 11, 2016

Akdeniz’de zamanın rengi | Feridun Andaç

feridun andac 10.tif1. Akdeniz… Akdeniz…

Diderot’nun Felsefe Konuşmaları çıktı ilkin karşıma. Sevinmem mi!? Roman için bir uçlanım ilk karşıma çıkan sözlerde sarmalıyor beni hemen.

“Anarşi içinde olduğu zamanda sinir ağları merkeze karşı ayaklanmışlardır. Ve orada artık üstün otorite kalmamış demektir.” (s. 69)

“Yani aşağıdan yukarıya çıkan bir hayal olduğu gibi, yukarıdan aşağıya inen bir hayal de vardır. İşte benim bu gece gördüğüm bu çeşit rüyalardandı. Ama bu gece hangi yönde ilerlediğini bilmiyorum.” (s. 80)

Romana dönüş, yeni sözlerle nefeslenip yol almak için bu bakış/yöneliş kaçınılmaz.

Önce Elips’in kitabevine, sonra Özkan Kitabevi’ne uğradım. Üç ilginç kitap çıktı karşıma:

2. Sorgulayan bakışlardasın

Grass’ta bu var. Sizi de buna yöneltir hemen. Sorgulama olmadan yazı/kurgu olur mu? Asla!

Kendi payıma, sormak/sorgulamak, anlamak/anlam vermek için yazıyorum.

Ondaki söz/düşünce bundan beni sarmalıyor, kendine çekiyor.

Hayatı, ölüm karşısında dayanılır/çekilir/sevilir kılmak için yazıyorum.

3. Dayanılır olmak

Nina’yı, o genç kadını düşündüm. Hayatı kendisi açısından çekilir/dayanılır kılmak için, makine başına geçmiş ince keçeden çantalar/cüzdanlar tasarlamaya başlamıştı.

Bağımlı ve bağlı olduğu Zeynep, kendi çilesindeyken, çiziyor, boyuyor, resmedip taşları nakışlıyordu.

“İstese yürür” diyor ekliyordu da; “ama direniyor…”

Onda bir kabullenmişlik var gibi görünse de; uğradığı ihaneti sindiremediği için; bir kaplumbağa gibi kabuğuna çekilerek yaşamayı, kendi adasını kurmayı seçmişti.

Gitmeyi unutmuştu. Nina’ya bağlı yaşamak, sanki “öteki benine kavuşmak, kendi gençliğini onda görmekti.

Şimdi, yer değiştirmek istiyordu. “Çıralı’ya gideceğim”, diyordu. Artık ateşe ve Olimpos tanrılarına daha yakın olacağım. Bu ölümsüzlük iksirini hissetmek gibi bir şey.

Olimpos’un o hiç sönmeyen ateşi Yanartaş’a yakın bir köyde yaşamak istiyordu.

14505d6d938f7e7dKaşla göz arasında o mitolojik öyküsünü anlatmıştı:

Ephyra Kralı Glankos’un oğlu Hipponoes bir av partisinde kardeşi Belleros’u öldürür. “Belleros’u yiyen” anlamına gelen “BELLEROPHOMTES” adını alır.

  • EPHYRA’dan sürülür. Argos kralına sığınır. Onu öldürmeye kıyamayan kral, Likya Kralına gönderir. O da öldüremez. Olympos dağında yaşayan CHIMERA (aslan başı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu ağzından alevler saçan canavar) ile dövüşmeye gönderir.
  • Bellerophontes, Pegassos adlı kanatlı atına binerek dövüşmeye gider. Yere inerken Chimera’yı mızrağı ile yedi kat yerin dibine gömer. O da, yerin dibinde alevler saçmaya devam eder.

Düşünmüştün sonra; kendini yedi kat yerin dibine gönderen tutku/öç/öfke, bir zaman sonra hiç dinmeyen bir alev olarak ortaya çıkıp yanaduruyordu.

Olimpos kentinde yanan ateş onun ateşidir.

Kendini yer altına gömüp ateşiyle yanmak…

Zeynep, kendi ateşiyle yanıyordu. Elinden alınmıştı yaşama dirliği. O kaza 2005’te, 30’lu yaşlarında başına gelmişti.

İhaneti duyduğunda kendisini ölümün üzerine sürmüş, 80 metre uçuruma uçmuştu.

“Yaşayıp, böyle yanacağımız varmış demek ki, işlediği şu taşı sana armağan ederken …”

4. Koygun zaman

“Geceyse, gecedeyiz,” demiştin. Genç kadının gülen yüzünü dolayan bakışlarınla onun da ten esrimelerinde olduğunu anlıyordun.

Ama o duruş bir aşk değil, kurtuluş sürüklenişiydi.

Koygun zamandayız her birimiz. Kaçışımızın kurtuluşumuz olacağını sanıyoruz. Oysa kuyulardan kuyulara atıyor, yılanların bedenimizi çevrelemesini istiyoruz, farkında değiliz.

Dedim ya, koygun zamanlardayız.

5. Benleşen söz

İlk kez okuyacağım bir yazar her zaman heyecanlandırır beni. Bilinmedik bir ülkeye, gizemli bir kente adım atar gibiyimdir.

Henry David Thoreau (1817 – 1862), şimdi, benim için öyle biri.

Doğa ve Yürüyüş Üzerine Seçme Denemeler’ine (*) başlarken, kitapta onu tanıtan/anlatan yazıların olmasına (**) seviniyorum. Bu, iyi bir yayıncılığın da örneğidir.

Everest gemisi Cem İleri ile yol alırken çıtayı iyice yükseltti.

Onu tanımlayan şu sözler meraklı bir okurun merakını daha da arttırmaz mı:

“Düşünür, doğa gezgini, bilim insanı, toplum eleştirmeni, yazar, şair.”

____

(*) Çev: Aytek Sever, Eylül 2016, Everest, 182s.

(**) Sunuş: Aytek Sever

Önsöz: Bil Mc. Kibben

Thoreau’nun Yaşamöyküsel portresi: Ralph Waldo Emerson

Feridun Andaç – edebiyathaber.net (11 Ekim 2016)

Yorum yapın