Adından çokça söz ettirecek yazarın önemli romanı: “Bir Gece Markoviç” | Adalet Çavdar

Eylül 26, 2018

Adından çokça söz ettirecek yazarın önemli romanı: “Bir Gece Markoviç” | Adalet Çavdar

Bu aralar pek çok yere seyahat ettiğim için savaş sonrası ülkelerin değişimi ve ayakta durmaya çalışmasını gözlemleme şansım oluyor. Örneğin savaşı yakın zamanda yaşayan bir ülke Bosna-Hersek’i çok az da olsa görebilmek beni oldukça şaşırttı. İşsizlik oranının bir hayli yüksek olduğu ülke sokaklarında dolaşırken üzerinize bir keder siniyor ama geceleri her şey değişiyor, insanların eğlenme arzusuna şaşırıyorsunuz. Şimdi ise bu satırları Doğu Almanya’nın bir şehrinden yazıyorum. Duvarın yıkılmasıyla ilgili pek çok insanlar konuşma fırsatım oldu. Almanya’nın kırsalında  ve büyük şehirlerinde yaşayan insanlar arasında ciddi karakteristik farklar var. Irkçılık ise dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi burada da hızla yükseliyor. Bir süredir gezerken ve düşünürken elimin altında Ayalet Gundar-Goshen’in kitabı “Bir Gece Markoviç” vardı. Bu kitap bana savaşı ve sonrasını daha çok düşünmeye itti.

Yazar, senarist ve klinik psikolog olan Ayelet Gundar-Goshen 1982 yılında İsrail’de doğdu. İlk romanı olan ve Türkçeye “Bir Gece Markoviç” olarak çevrilen romanı Cumartesi Kitaplığı etiketiyle Tuğçe Togo çevirisiyle Ağustos ayında yayımlandı. Bu romanıyla yazar 2012 yılında İsrail’de Saphir ve 2016 yılında İtalya’da Adei-Wizo ödüllerini aldı. Kısa film, öykü ve senaryolarıyla pek çok uluslararası festivalde ödüller alan yazar bu çağın adından çok bahsettiren yazarlarından biri olacağa benziyor.

İkinci Dünya Savaşı’nın başında yolcuları yirmi genç erkekten oluşan bir gemi Filistin Bölgesi’nden Avrupa’ya doğru yola çıkıyor. Diğer tarafta onları hiç tanımadıkları yirmi kadın bekliyor. Yahudi kadınlar, Nazi Almayasından kaçabilmek ve İngilizler tarafından geri getirilebilmek için anlaşmalı bir şekilde evleniyorlar. Avrupa’ya ulaştıklarında hemen boşanıyorlar. İnsanlar savaş sonrasında kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Bunun yöntemlerinden biri evlenmek ve çocuk sahibi olmak.

“Bir Gece Markoviç” Yaakov Markoviç ve Zeev Feinberg’in etrafında geçiyor. İki erkek arasındaki dostluğun hikâyesini anlatılırken elbette onların etrafında olup bitenlere yer veriliyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ayakta kalma ve yeniden bir hayat kurma mücadelesi ana temalardan biri. İki dost birbirine zamansız ve biçimsiz bir sevginin içinde güven duyma ve duyulma arzusunu, sonsuzluğu talep ve vaat ediyor.

Markoviç’in belirsiz yüzü onun hemen unutulmasını sağlıyor, kader bu ki Markoviç çok güzel bir kadınla eşleşiyor, evleniyor ve boşanmak istemiyor. Markoviç yüzü sayesinde iyi bir silah kaçakçısı oluyor. Feinberg’in ise karşı konulamaz bıyıkları her yere namını götürmeye yetiyor. Feinberg hayattan sonsuz zevk almasını bilen, iştah açıcı, her istediğini elde edebilen bir erkek. Feinberg ve Markoviç arasındaki dostluk ise iki insanın tam manasıyla birbirini tamamlaması. Hikâyelerizevk ve neşe, kader ve keder arasında gidip geliyor.

Bu kitap savaş sonrasında yeniden hayat kurma çabasını anlatsa bile savaşın ayrıntılarını ve tarihsel sürece yönelmiyor. Hikâyenin daha insani tarafından yaklaşıyor. Aşk, cinsellik, doyum ve doyumsuzluk, sabır, obsesyon ve yeni başlangıçlar romanın ana hatlarını oluşturuyor. Özellikle cinsellik ve kadınlar üzerine yapılan şairane tasvirler genel hat içerisinde biraz aşırıya kaçıyor.

Ülkenin ve insanların dönüşüm süreçlerini anlatırken yazar Ayalet Gunder-Goshen kimi zaman gerçek hayattan kopup büyülü gerçekliğe yöneliyor. Bu biçim okura zaman zaman bir masal okuyormuş hissi de uyandırıyor. Yapılamayacak şeylerin -örneğin birkaç mil yüzmek gibi- olabilir olduğunu anlatmayı beceriyor. Aynı zamanda senarist olan yazarın eserini okurken gözünüzün önünde bazı kareler de beliriyor. Yazarın çevreyi ve insanları başarılı tasviri romana daha çok sinematografik bir açı getirmeyi başarıyor. Bu yapının dışında yazarın dili ve elbette orijinalinden okuyamadığım bir metin için çevirmenin başarısını da atlamamak gerek. Uzun ve pek çok küçük yan karakteri de olan bir romanın içinde kurgusal bir hataya denk gelmemek ve okurken kitaptan okuru uzaklaştırmayan bir roman olması genç yazarın başarısı ve çevirmenin başarısı.

Adalet Çavdar – edebiyathaber.net (26 Eylül 2018)

Yorum yapın