Ses ve Öfke: Genişleyen bir ütopyaya doğru | Andaç Yazlı

Geleneksel dil ve anlatım tekniklerinin ötesine sıçrayarak deneysel denebilecek bir edebiyatın 20.yy’daki en yetkin örneğini sunan Willam Faulkner’ın ”Ses ve Öfke”sinin okuyucuları ilk olarak Jean-Paul Sartre’ın sorduğu şu soruya cevap aramakla başlarlar: ”Neden Faulkner’ın dünyasına açılan ilk pencere bir budalanın bilincinden verilir bize?” Başlangıçta bu soruyu cevaplamak kolay olmayacaktır. Çünkü, klasik/geleneksel romanın odağında bulunan ve … Read more

Dönüştüren yolculuk | Feridun Andaç

                                                             “Yeryüzünde hiçbir Hûma kuşu kalmasa da, kimse                                                                 Baykuşun gölgesine sığınmaz.”                                                                     Sadî, Bostan Zaman Ayarları Ipsısızdı her yan. Ağaçsızdı o kocaman düzlük…İleride taş yığınları vardı. Uzaktan görünen kütlelere yaklaştıkça ayırdına vardığınız şey, lahiti andıran kaya parçacıklarıydı… Her birinin üzeri kurumuş yosun benekleriyle leke lekeydi. Ürkünç görünüyordu ilkten… Taşların yörüngesine girince, algın değişmişti. … Read more

Sözün ardı/önü 6: Uyanış – sözde ve zamanda | Feridun Andaç

“En büyük mucize hâlâ hayatta oluşumuz; bu soğuk uçurumda, yıldızlar ve ateşlerle dolu bu siyah ıssız çukurda yaşıyor oluşumuz.”(*) Andrey Platonov Uyanışın dili var orada… Sessizlikteki ses kuş cıvıltılarını varlığını hissettiren…Öyle ki; sana dünyanın merkezi burasıymış hissini veren karşıdaki Akdağ bulutların arasından kendini gösteriyor; ardı ve önündeki bulut dalgası sabahın sisiyle renkten renge bürünüyor. Umudu … Read more

Dağlara döndüm | Feridun Andaç

Gözlerimle bir tanıklık arıyorum. Kentime dair ne varsa her birini çocukluk belleğim saklı tutuyor… Bir iz, bir renk, bir koku, bir dokunuş ve bir sesle ardına düşüyorum o karanlık kuyunun. Saklı olanları bana gösteren/anlatan bir imgeyi yakalamak istercesine yüzümü ta ötelere dönüyorum, dağın enginine. Geçen zamana dönük bakışlarımla dağın zirvesine taşınıyorum… Aslında her şeyin orada … Read more

Parçalı denemeler: Sözü yakalamak | Feridun Andaç

“Sözcüklerin bilinci”ni düşünüyorum…bizi yakan, yakalayan zamanlardaki anlamını… Karanlık bir sokaktan geçiyor gibi hissediyorum kendimi… Oysa bahar güneşi var her sokak başında. Gürül gürül akıyor hayat… Yanıbaşımdaki masada oturan gençlerin konuşmaları çalınıyor kulağıma. Başka bir zamanın dilini söz diye aralarında kuruyorlar. “Hiçleşmenin sınırına geldik,” diyorum içimden… Sokaklarda insanlar…yürüyorlar seslerini yükselterek. İçe çekilen bir zaman ise aramızdaki … Read more

Refik Durbaş’ın şiirine yansıyan ses | Feridun Andaç

Kars’a gittiğim zaman, Cemal Süreya’nın Göçebe’si, bir de Behçet Necatigil’in Evler’i çantamdaydı. Sarıkamış’ta, istasyonda, treni beklerken okuyordum Necatigil’i. Evden kopuşun dönencesine girmiş, göçebe iklimi tanımıştım.  O sıralar  henüz lisede öğrenci, İller Bankası Sarıkamış Su İşleri Şantiyesi’nde  yazlık puantördüm. Bir zaman aralığı yaratarak gidip Kars’ı görmeye karar vermiştim. Yola çıkarken, Süreya’nın “Kars” şiiri de ezberimdeydi: “Öyle … Read more

Yaratıcılığın iki ucu: Yaşamak ve gitmek | Feridun Andaç

Pessoa’nın Huzursuzluğun Kitabı’nı konuşuyorduk genç bir edebiyatseverle. Onu geç keşfettiğinden söz ediyordu. Ona edebiyattaki kanonik yapıdan söz ederken, Pavese’nin de neden Pessoa’yla aynı iklimde olduğunun anlatıyordum. Yazarları bir arada tutanın zamanın ruhu ve yansıttıkları izlekler olduğunda hemfikirdik sonuçta. Gene de iyi okurun bir yazara giderken başka donanımlara gereksinmesinin kaçınılmazlığını hatırlatmak istiyordum. Bu bağlamda sorularımız çoktur, … Read more

İnsan kendine gitmeli önce | Feridun Andaç

-Ustam, öğretmenim, dostum Emin Özdemir’in anısına                                                                                                “Gen Bencildir”i okuyorum nicedir. Kitabın bir yanıyla “düşsel”, diğer yanıyla da “sorgulayıcı” okuru olarak zihnimi kanatlandıran birçok şey/i bulduğumu söyleyebilirim anlatılanlarda. Bir yazarı tanıma/anlama yolculuğuna çıkmıştım öteden beri. Ona dair yazdıklarımla birlikte yazacaklarımı bir araya getirip tasarladığım kitabı kurarken, yan okumalarımdan birinde Samuel Beckett’in bir sözü çıkmıştı karşıma: “Ben … Read more

Geçitsiz sözün ikliminde | Feridun Andaç

Acı yaratıcıdır, denildiğinde Çehov’un öyküleri, Stendhal’in romanları gelir aklıma. Ama bir şey daha var ki, bu iki yaratıcının yaşamları. Oradan süzülüp gelenlerle biçimlenenleri okuruz biz. Kuşkusuz bu iki anlatıcı da kendilerini, kendi yaşamöykülerini anlatmazlar. Ama nasıl yaşadılarsa öyle yazarlar. Yaşanmamış bir hayat yazılmaya değmez. Proust’un anlatılarını bile okunmaya değer kılan, yaşanmışlıklara bakışı/bunları içselleştirerek yansıtma biçimidir. … Read more